İki yıldır tüm dünya, büyük bölümü pandemi gerekçesiyle olağanüstü hal yaşıyor.
Seyahat, eğitim, ticaret, çalışma gibi temel hak ve özgürlükler sınırlandırıldı.
Stanford Üniversitesi'nin yaptığı bir araştırmaya göre öldürme riski, denizde boğulma ve güneş çarpması oranlarından daha yüksek olmayan bir hastalık için küresel ekonomik hayat durduruldu.
Sağlık sistemi çökmesin paranoyasıyla, tüm diğer sektörler neredeyse gözden çıkartılınca tedarik zinciri aksadı. ABD'de, İngiltere'de bile gıda enflasyonu tırmanışa geçti.
Lokanta, kafe gibi pek çok sektörde sıkıntılar yaşandı. Pandemiyle birlikte internette alışverişe yüklenen tüketiciler yüzünden küçük esnaf bitme noktasına geldi.
Piyasalardaki belirsizlik öyle bir boyuta ulaştı ki, insanlar altın ve doların yerine yeni "rezerv" arayışına girdiler.
Kısa süre önce 5-6 bin dolar civarında gezinen Bitcoin şu anda 60 binlere dayandı!
Pandeminin başından beri bol keseden alınan izolasyon tedbirlerinin olası faturasına dikkat çekenler "aşı karşıtı" gibi yaftalarla linç edilse de söyledikleri gerçekleşti. Komplo denenler birer birer gerçek çıktı.
İzolasyon tedbirlerini dünyada en sıkı uygulayan ülkeler arasında yer alan Türkiye de elbette bu süreçten payına düşeni alacaktı, alıyor da.
Bugün dolardaki hareketliliği konuşurken, Türkiye'nin ekonomi politikaları ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın işaret ettiği dış kaynaklı operasyonların yanı sıra bu küresel gerçek de göz ardı edilmemeli.
Bir yandan kamuoyuna güven verici adımlar atılıp, kur artışını bahane ederek etiketlere yüklenen spekülatörle mücadele edilirken, bir yandan da piyasaların doğal akışını bozan tüm korona sınırlamaları kaldırılmalı.
Korona tablolarındaki rakamları eğip bükerek ve Hollanda gibi ekonomisi kırılgan olmayan ülkeleri Türkiye'ye örnek göstererek usul usul kapanma propagandası yapan tuzu kuruların ağzına da kürekle vurulmalı.
***
ŞİŞ ŞİŞ NEREYE KADAR?
Kurdaki anormal hareketliliğin neden olduğu telaş, birikimini korumak isteyenleri leş kargalarının ellerini ovuşturarak gezdiği piyasada kolay lokma haline getiriyor.
Örneğin, ikinci el araç fiyatı sıfırları sollamış durumda!
Delilik bu!
Ama dikkat, durup dururken şişen balon her an hızla inmeye de başlayabilir. Şiş şiş nereye kadar.
***
DAHA ÇOK HAPI YUTARIZ!
Dün Hürriyet'in başyazarı ve aynı zamanda hekim olan Prof. Dr. Osman Müftüoğlu, "Favipiravir'i boşuna mı yuttuk" başlıklı bir yazı yazmıştı.
Evet, "bilimsel verilerin" Favipiravir'i boşuna yuttuğumuzu gösterdiğini anlatıyordu.
Geçiniz lütfen...
Bize hapı yutturan bilimsel veriler değil, Osman Bey gibilerdi.
Zira başka bilimsel veriler de başka şeyler söylüyordu... Ve hekimlikten anlamayan gazeteciler bile tedavi protokollerini şüpheli bulup Favipiravir'e dair uyarılar yaparken Müftüoğlu ve "uzman" arkadaşları hiç oralı değillerdi.
Hatta DSÖ'nün politikalarını, Bilim Kurulu'nun önerilerini eleştirenleri "cahillikle" suçlayıp gönüllü Favipiravir mümessilliği yapıyorlardı.
Bugün suçu bilimin üstüne atıp "pardon" diyen Müftüoğlu daha geçen yıl, ilacı "tedavide başarının sırları" arasında sayıp "Doktorların önerdiği her durumda Favipiravir'i kullanmamızda yarar var" diyordu.
"Anlamamız" için daha ne desinler istiyorsunuz, gerçekten merak ediyorum.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz