Hürriyet'ten Hande Fırat'a konuşan hükümete yakın "kaynaklar", Türkiye'de "ekonomi yönetilemiyor" yönünde bir algı oluşturulmaya çalışıldığını, bunun da "psikolojik" olduğunu söylemişler.
Peki acaba niye böyle diye hiç düşünüyorlar mıdır?
Öyle ya, iktidarın muhalefete "Niçin ekonomiyi beğenmiyorsun, politikalarımızı alkışlamıyorsun, hep eleştiriyorsun" diye sitem etmesi saçma olur değil mi?
Ekonominin yarısı verilerse yarısının da psikolojik olduğunu bilmeyen yok.
O halde iktidarın ekonomi politikalarını belirleyen, şekillendiren, uygulayan kadrolar niçin beyanatlarında isim bile vermekten çekiniyorlar.
Diplomasi ya da ulusal güvenlikle ilgili bir mevzu olsa, Dışişleri'nde, Milli Savunma'da, MİT'te falan görevli olsalar bu gizliliği anlayacağız da... Ekonomiden konuşuyoruz. Nedir bu paravan arkasından seslenmeler?
Sözlerim Hande'nin isim vermediği "kaynaklarına" yönelik olarak algılanmasın. Zira bilmiyorum, belki de görevleri konuşmalarına engel teşkil eden isimlerdir.
Ne var ki ekonomi alanında resmi görevleri olan tonla siyasetçi, danışman, akademisyen var.
Onları da sahnede hiç göremiyoruz. Ne TV programlarında varlar ne gazete haberlerinde... Gazetecilerin konuşma tekliflerini reddetmek şöyle dursun, görevleri gereği onların gazetelerin, televizyonların kapılarını aşındırmaları gerekmez miydi? Hele hele bugünlerde...
Hâl bu olunca da kafasında soru işaretleri olan vatandaşın, uygulanan ekonomik model hakkında ağzından bir şeyler duyduğu tek isim Cumhurbaşkanı Erdoğan oluyor.
Ancak ekonomi, kurtlar sofrasından farksız dış politikada Türkiye'nin varoluş meselelerini çözmek gibi çok ciddi sorumlulukları olan Cumhurbaşkanı'nın zor mesaisinde yalnızca bir kalem.
Zaten bu yüzden de ekonomi yönetiminde dev bir kadro kurulmuş durumda.
Çıksınlar, konuşsunlar... Cumhurbaşkanı'nın konuşmalarında ana çerçevesini çizdiği ekonomik modelin ayrıntılarını anlatsınlar... "Psikolojik" dedikleri havayı dağıtmak için şeffaf şekilde argümanlarını dile getirsinler... Belirsizlikten, önünü görememekten elindeki üç kuruş birikimini piyasadaki mecralarda çarçur eden vatandaşın paniğini dindirsinler... "İşlerimizin başındayız, kontrol bizde, uğraşıyoruz" desinler...
Ama yüzlerini gören cennetlik.
Söyleyecek bir şeyiniz yoksa sizleri o makamlarda zorla mı tutuyorlar?
***
DEHŞET Bİ' ŞEY!
CHP'nin televizyonlarından birinde spiker, Merkez Bankası'nın faiz indirim kararını ekonomist konuğuna soruyor:
"Dünya herhalde dehşetle izliyordur değil mi?"
Uzman konuk, bir ülkenin merkez bankasının para politikasıyla ilgili aylık aldığı karar, 8 milyarı niçin paniğe sevk etmiş açıklamıyor tabii... Ama tasdikliyor:
"Tabii tabii..."
Ekrana çıkıp azıcık bile kızarmadan, "Batı eğer azıcık çağdaş, demokrat olsa Türkiye'ye müdahale ederdi" diyen CHP yöneticisini de yayına alsalardı keşke...
NATO'ya, BM'ye bir çağrı da "faiz dehşetine müdahale" etmeleri için yapardı.
Dünya olmasa da bizler dehşetle izlerdik yine.
***
KEMAL BEY'E EDİRNE YOLU GÖRÜNDÜ
Dün Kemal Bey'e, HDP'den gelen "Hem PKK'ya karşı tezkereye Meclis'te hayır de hem Kandil'i başlarına yıkacağım de" sitemine cevaben "helalleşmeye" Edirne'den başlamasını tavsiye etmiştim.
Edirne'den ses geldi.
Kılıçdaroğlu'nu tebrik eden Selahattin Demirtaş "Hep birlikte helalleşeceğiz" demiş.
Bence proje olgunlaşıyor.
Ne dersiniz?