Z kuşağı da diğer yaş grupları gibi homojen değil. Ama "Z kuşağı şöyledir böyledir, şunu sever" şeklindeki şehir efsaneleri, siyaseti bile esir almış durumda...
Dede, nine yaşındaki siyasilerimiz de "Z kuşağı taklidi" yaparak komik duruma düşüyorlar.
Şirin görünmek için bebek gibi konuşan kadınlar misali sevimsizleşiyorlar.
Son olarak danışmanları, Kemal Kılıçdaroğlu'na ergenler arasında çok popüler olan Güney Kore kökenli Kpop müziğine el atmasını tavsiye etmişler... O da 13 yaş altının devam ettiği Twitch'te Kpop muhabbeti yapıyor.
İşinize karışmak gibi olmasın Kemal Bey ama... Yeni müzik akımları ve alternatif türlerle fazlasıyla haşır neşir olan çocuğunuz yaşındaki bir gazeteci olarak samimiyetle söylüyorum ki Kpop sizde takım elbise üzerine geçirilmiş çocuk bezi gibi durur.
İnanın gençlere "kafam genç" mesajı vermenin yolu, ihtiyar kafalı danışmanlarınızın dediği gibi taklitten değil, kafanıza göre takılmanızdan, kendiniz olmanızdan geçer.
Siz yine Sabahat Akkiraz'da, Selda Bağcan'da falan ısrarcı olun. Çok açılacaksanız da Spotify listenizdeki Cem Adrian'dan şaşmayın.
Zira sosyal medyada Z kuşağına pirince giderken evdeki her kuşaktan aklı başında seçmenden olabilirsiniz.
***
EY FAHRİ BASIN DANIŞMANLARI BAKIN FAHRETTİN KOCA NE DİYOR?
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca dün şu açıklamayı yaptı:
"Öğrencilerimize tarama amaçlı yapılacak testler, tümüyle velilerin iznine bağlıdır... Aksi tıp etiği bakımından da söz konusu değildir."
Duyuyor musunuz, bu uygulamanın işlevine ve zorlamanın hiçbir izahı olmadığına dair eleştirilerimiz karşısında "Bir şeye de itiraz etmeyin be" diye söylenenler?..
Bizzat Sağlık Bakanı, savunduğunuz, itiraz edeni bozguncu cahil ilan ettiğiniz ilköğretimde zorunlu PCR testi için "Tıp etiğine aykırı olurdu" diyor.
Pandemide önden fırlayıp gazetecilik etiği açısından düştüğünüz pozisyonu varın kendiniz tarif edin.
Bu arada Bakan'ın açıklamasından sonra nasıl tornistan edeceğinizi de merak etmiyor değilim.
***
SABAH'TA ELEŞTİRİYLE İLGİLİ BİR SORUNUMUZ YOK FARUK BEY
Faruk Bildirici'nin, Maltepe'deki mitingi haber yapan Hürriyet'e yönelik eleştirilerine tepki göstermiştim. Ombudsmanlık yapan Bildirici'nin, "bir gazetenin haberi görmesini sorgulamasının" garip olduğunu söylemiştim.
Bildirici ise cevaben kendisini yanlış anladığımı, Hürriyet'in aşı karşıtları mitingini yayımlamasını değil, haberi verme biçimini eleştirdiğini söylüyor.
Bildirici'nin "(Hürriyet) Akıl ve bilim dışı safsataları ilginç diye tanımlayıp, sayfa ayırarak toplum sağlığına saldıranlara payanda olmuş" sözlerinden benim anladığım başka.
Ama beyan esastır. Öyle diyorsa öyledir, eyvallah.
Bildirici'nin "Altınok'un, gazetesi Sabah'ın miting haberi yapmamasını sorgulamasını beklerdim" şeklindeki karşı eleştirisine gelince...
Sözünü ettiği yazımda da hükümete ve muhalefete yakın basının ağız birliği etmişçesine haberi atladığını zaten açıkça yazdım.
Söylememe de gerek yok ya, arşiv ortada...
Herkesin bildiği üzere pandemi sürecinde gazetemin tutumundan başka bir noktada durduğumu açıkça dile getiriyorum.
Ve gazetemin hakkını teslim etmeliyim... Bugüne değin hiçbir yazıma müdahale de edilmedi.
Yani farklı görüşlerimizi dile getirme, okur önünde açıkça tartışma, gazeteyi de eleştirme konusunda Sabah'ta hiçbir sıkıntımız yok Faruk Bey.
Kanıtı da bu ve arşivden rahatça ulaşabileceğiniz diğer tüm yazılarım.
Okur da pandemide tek ses haline gelen bu ortamda Sabah'ın farkını açıkça gördü, görüyor zaten.