Milli Eğitim Bakanlığı'nın İzmir Karşıyaka'da AB fonuyla mülteciler için yaptığı okulun önünde protesto eylemi varmış.
Türkiye'de doğmuş ya da sokakta boş boş gezen okul çağındaki sığınmacı çocukların entegrasyonu için AB parasıyla yapılan bu örnek projeye bir insan niçin karşı çıkar?
Aslında temel sorumuz bu...
Ne var ki, Sözcü'ye konuşan bir eylemci, söyledikleri tartışmayı bambaşka bir boyuta taşıyor:
"Gelip en nezih semtin ortasına yatılı bir Afgan ya da Suriyeli lisesi yapılıyor. Benim kız çocuğum var. Ben şimdi kız çocuğumu nasıl salacağım buradan. Ben şortla geziyorum. Ben nasıl gezeceğim şortla?"
Göçmen karşıtlığı gibi ilkel takıntıları olmayan kadınların meseleye dair yorumlarını gerçekten merak ediyorum.
Sizi sokakta huzursuz edenler yalnızca bu "kavruk" erkekler mi? Suriyeliler ya da Afganlar yokken kendinizi daha özgür mü hissediyordunuz?
Erkek gözüyle kadınları sokakta hangi ırktan kişilerin taciz ettiğine dair ahkâm kesecek değilim...
Ne var ki trafikte, banka kuyruğunda, işte, erkekle de kadınla da asgari medeni ilişki kurmayan magandaların ezici çoğunluğunun Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğuna yemin edebilirim!
İstatistikler tezimi destekliyor. Taciz ve tecavüz soruşturmaları da dahil suça bulaşmış kişiler arasında Türk erkekler açık ara önde.
İçişleri Bakanlığı verilerine göre Türkiye'de suça karışma oranı yüzde 2.5. Türkiye'deki Suriyelilerin suça karışma oranı ise sadece binde 8.
Üstelik entegrasyon süresi arttıkça da mültecilerin suça karışma oranı yıldan yıla düşüyor.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı erkeklerin centilmenleştiğine ve medenileştiğine dair bir veriyse elimizde yok.
***
MADEM YAPILABİLİYOR YAPIVERİN GİTSİN HÜLAGÜ BEY
Kocaeli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sadettin Hülagü, fermanında diyor ki:
"Ben aşısız olanı derse sokmam. Eğer derlerse ki ben aşısız olacağım. O zaman git özel hastaneye 2 günde bir PCR testi yaptır. Hiç olmadı kamera koyacağım odalara, oradan izlesinler."
Kamera iyi fikir hocam.
Biri Bizi Gözetliyor evi gibi kurun üniversitenizin dört bir yanına kameraları...
Oturup izleyelim, bakalım Anayasa'yı, yasaları ve evrensel hakları yok sayan fantezilerinize kaç öğrenciyi ikna edebileceksiniz?
Hem bilimsel çalışmalar ya da akademik yayınlarla tanıtamadığınız üniversitenizin de reklamı olur.
Böyle bir kışlada aklı başında hangi genç okumak ister, orası ayrı konu.
***
BAYRAM DEĞİL SEYRAN DEĞİL CHP'YE NE OLUYOR?
CHP Grup Başkanvekili Engin Altay'ın "Bu hükümet dünyanın en doğru işini bile yapsa bizim bu hükümeti alkışlayacak halimiz yok. Milletin bize verdiği görev bu kardeşim" sözleri siyaseti literatürümüze geçti.
Kendisine kızanlar çoğunlukta. Ne var ki Altay yalan söylemiyor. Kendisi de partisi de bugüne kadar hükümetin tek bir icraatını, işini alkışlamadı.
Türkiye'nin yıllar sonra uzay ajansı çalışmalarına başlamasına bile "Torpil mi yapacaksınız" gevşekliğinde kafa bulan bir muhalefetten bahsediyoruz.
Artık ne olduysa, bu "Kartaca yıkılmalı" tavrından pandemide çark ettiler.
Sağlık Bakanlığı'nın önerdiği ve hükümetin uyguladığı ne kadar yasak, kapanma kararı varsa "yetmez ama evet" diye alkışlamaktan bir hâl oldular...
Dahası "Aşı zorunlu olsun" türünden faşizan teklifleri, hükümete "dünyanın en iyi işi" olarak öneriyorlar.
Sorsanız, "E mesele siyaset üstü canım" diyorlar.
İktidarın, Suriye sınırımızı tahkim etmek gibi doğrudan ulusal güvenliğimizle ilgili bir icraatını bile "YPG mi bize saldıracak" diye engellemeye çalışan bizzat genel başkanları olmasa inanacağız ama...