Afganistan 40 yıldır dünyanın süper güçlerinin mücadele alanı.
Kimileri bu ilgiyi, Afganistan'ın dünyanın yarı nüfusundan fazlasını barındıran coğrafyanın sınırında doğal bir karakol olmasına bağlıyor...
Rusya, ABD, Çin, Hindistan ve Pakistan, Afganistan'daki etkinliklerini artırmak için mücadele ediyor.
Tıpkı Venezuela gibi, ülkedeki zengin doğal kaynaklara dikkat çekenler de var. Afganistan'daki "yeni bin yılın madeni" olarak adlandırılan lityum rezervinin trilyon dolarlara karşılık geldiği belirtiliyor.
Afganistan'ın yönetimini ele geçiren Taliban'la Türkiye'nin olası temaslarına dair muhalefetteki ve ona ilişik foncu basındaki havada ise bu küresel perspektiften eser yok.
Düne kadar Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de, Körfez'de, Azerbaycan'da, Libya'da nüfuz alanını asker kullanmadan diplomatik ilişkilerle genişletmesine taş koymaya çalışıyorlardı...
Irak'ta, Suriye'de, Filistin'de, Sincan'da, Latin Amerika'da Taliban'dan katbekat fazla insanın ölümünden ve kadına tecavüzden sorumlu olan emperyalist devletlerle diplomatik ilişki kurulmasından hiç rahatsız olmayanlar, şimdi de Taliban'ın sakallarını gözümüze sokuyorlar.
İktidar, Afganistan'daki satrançtan bağımsız olmadığı anlaşılan içerideki ırkçı kampanyaya pabuç bırakmamalı... Her Afgan'ı Taliban militanı gibi göstermeye çalışan faşistlere aldırmadan, kompleks yapmadan Kâbil'deki yeni yönetimle diplomatik ve ticari ilişkilerini artırmalı.
Çünkü ulusal çıkarlarımız bunu gerektiriyor.
Ayrıca, Ankara gibi sağduyulu bir aktörün Kâbil'de etkin olmasının, bundan sonra hayatı zorlaşacak olan Afgan kadınları ve gençleri için bir umut kapısı olacağı da akıldan çıkartılmamalı.
***
A HABER, TALİBAN'I YAYINA BAĞLAYARAK NE YAPMAYA ÇALIŞIYOR?
Bütün dünya Afganistan'a kilitlenmiş...
Küresel televizyonlar, gazeteler ülkede neler yaşandığını ve Afganları nelerin beklediğini takipçilerine aktarmaya çabalıyor...
Tam bu sırada, Kâbil düşerken, A Haber, Taliban'ın Sözcüsü Suhail Shaheen'i yayına bağlıyor. Sevgili arkadaşımız Banu El de Kâbil Havalimanı'ndan gelen dramatik görüntülere ve insanların kaygılarına dair soruları direkt muhatabına yöneltiyor.
Üstelik de sözcüyü yayınlarına alan CNN International gibi dünya devi medya kuruluşlarını atlatarak...
Ekipteki bütün meslektaşlarımı tebrik ederim.
Gelin görün ki A Haber'in bu takdir edilesi gazetecilik refleksini sanki bir ayıpmış, suçmuş gibi değerlendirenler var...
A Haber, Taliban'a nasıl söz hakkı verirmiş...
A Haber ne yapmaya çalışıyormuş...
Gazetecilik yapıyor olmasın?
Daha fenası bu sözlerin, Kandil'de yaptıkları röportajlarda, Taliban'ın seküler ve sakalsız versiyonu olan PKK'lı teröristlere sempatilerini gizlemeyen gazetecilerin ağzından çıkması.
Hadi mesleki rekabeti, kıskançlığı anlarım da... Tembelliğini ve vasatlığını takipçilerine ajitasyonla ve ideolojik soslarla yedirmeye çalışan gazetecilerin hâli sizce de çok acıklı değil mi?
***
HİŞT TIP!
Gazetecilerin, hukukçuların, ünlülerin, ekranlardan, köşelerden peynir ekmek yer gibi aşı tavsiyesinde bulunması serbest.
Aşıyla ilgili bilimsel şüpheleri dile getirenlere ise tıp fakültesi diploması soruluyor.
O halde Dr. Özcan Yücel'in tane tane sorusunu aktaralım:
"Türkiye'de 15 Ağustos 2020'de aşı sıfır. Vaka sayısı milyonda 14. 14 Şubat'tan bu yana 77 milyon doz aşı yapıldı. Vaka sayısı 16 Ağustos 2021 tarihi itibarıyla milyonda 300. Yani yirmi kat artmış. Aşılar ne zaman işe yarayacak?"
Varsa hekimimize bir cevabınız alırız?
Yoksa sadece işaret parmağınızı ağzınıza götürüp "TIP" mı diyeceksiniz?