Dünkü "Cumhurbaşkanı konuşmasa kimse ağzını açmıyor" başlıklı yazımda Afgan sığınmacılar üzerinden haftalardır ısıtılan ve Altındağ'da patlak veren provokasyon sürecinden bahsetmiştim. Bakanlıkların kamuoyunu etkin bilgilendirmediği eleştirisini yapmıştım.
Zira sizlerin de dikkatini çekmiştir... Askerin, polisin, jandarmanın mücadelesini yansıtan ikna edici açıklamalar "ancak" gelmeye başladı.
Evet...
Cumhurbaşkanı'nın çarşamba gecesi CNN Türk'te konu hakkında yaptığı "Türkiye yolgeçen hanı değildir" netliğindeki açıklamaların ardından.
Konunun muhatabı mercilerden biri olan Millî Savunma Bakanlığı'ndan dün telefon geldi.
Bakan Hulusi Akar'ın hudut bölgemize gitmeyi planladığını, ancak YAŞ dönemi, MGK, kabine toplantıları ve dış temaslar derken takviminin bir türlü buna izin vermediğini anlattılar. Afganistan süreci doğrudan MSB'nin alanına girdiği için Sayın Akar'ın yoğun bir iş yükü altında olduğu ifade ettiler.
Hazır kendilerini bulmuşken, kamuoyunun merak ettiği soruları ve çalışmalarını sordum tabii...
Günlerdir sınır duvarlarını aşıp tarlalardan, patikalardan akın akın Türkiye'ye giren Afgan erkeklere ait olduğu iddia edilen videoların sahte olduğunu söylediler.
İran-Afganistan sınırından ve kentlerinden ya da daha önce Suriye sınırında çekilmiş görüntülerin bugün kaydedilmiş gibi yayıldığını... Sosyal medyada bile bu manipülasyonla mücadele ettiklerini anlattılar:
"Hudut namustur. Sınır güvenliği için de şimdi çalışmaya başlamadık. Suriye sınırımızda modüler beton duvarımız tamamlandı. İran sınırında da devam ediyor. 560 km'den bahsediyoruz. Ayrıca hendekler kazıyoruz. Karakollarla, kameralarla, İHA'larla da denetliyoruz. Bu üç kademeli bir mücadele sistemi. Modüler beton duvar hattını ordumuz, hemen arkasını da jandarmamız ve polisimiz koruyor, pusu çalışmaları da yapıyor... Kesinlikle kimse geçmiyor demiyoruz. Ama tedbirlerimizi artırıyoruz."
MSB kaynaklarının, "İran sınırımızdan geçiş teşebbüslerine dair önceki yıllara nazaran bir artış yok. Ama yine de ileriye yönelik artış olma ihtimaline karşı birlik kaydırdık" şeklindeki açıklaması da kayda değer.
2019 yılında yasadışı hudut geçiş teşebbüsünde bulunan 74 bin 447 kişi engellenmiş, 5016 kişi yakalanmış.
2020 yılında 127 bin 434 kişi engellenmiş, 185 kişi yakalanmış.
2021 yılında ise şu ana kadar 61 bin 943 kişi engellenmiş, 587 kişi de yakalanmış.
Bence önümüzdeki soru net.
Yasadışı geçiş teşebbüsleri azaldıkça ırkçı curcunanın sistematik şekilde artması neyin hazırlığı olabilir?
***
PCR TESTİNİ SADECE AŞISIZLARA YAPARSANIZ...
Sağlık Bakanı'nın yaptığı açıklamaya göre öğrencilerin velilerinden ya aşı olmaları istenecekmiş ya da düzenli PCR testi vermeleri... Aşı olanın da hastalandığını ve virüsü yaydığını bizzat mRNA teknolojisini bulan bilim adamları bile kabul ediyormuş ne gam...
Sonbaharla birlikte "Hep aşısızlar pozitif çıkıyor" haberlerine şimdiden hazır olun.
***
IBAN
Tüm dünya gibi afetlerle mücadele ediyoruz.
Yangınlar söndü derken şimdi de Batı Karadeniz'i sel vurdu.
Dün Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, büyük acıların yaşandığı bölgedeydi.
Devlet, vatandaşlar dişini tırnağına takmış ne yapabilirim diye uğraşırken birileriyse yine dayanışma ruhumuzu kafayı takmış durumda.
Destek için yapılacak onca şey varken başlatılan resmi yardım kampanyalarını "Yine mi IBAN veriyorsunuz" diye değersizleştiriyorlar.
Yahu büyük afetlerin ardından bu yardım kampanyaları dünyanın her yerinde düzenleniyor. İstemiyorsan katılmazsın.
Daha birkaç gün önce yüzlerce vatandaşını sel felaketine kurban veren Almanya'da da hükümet, televizyondan "IBAN veriyor".
Çünkü bu acizliğin değil, çorbada tuzum olsun misali dayanışmanın göstergesi.
Dışarıdan destek isterken kompleks yapmayanların Türk halkının yardımlaşmasını hazmedememeleri de bu yüzden olsa gerek.