Sen kalk tüm yerleşik medyayı, Hollywood'u dahi karşına alıp ABD'ye Başkan seçil...
Sosyal medya bile sansür uyguladığı halde ikinci dönem için girdiğin seçimlerde rekor kırıp 75 milyon ABD'linin oyunu al...
Öngörüsü, Türkiye'yi 19 yıl yönetecek olan bir siyasetçi için kullandığı "Muhtar bile olamazsın" manşetinden belli olan Hürriyet'in yayın yönetmeni senden "Cahildi ama..." diye bahsetsin.
Tamam, Ahmet'in, iki ayağı üstündeki biriyle polemiğe girdiği pek görülmemiştir. Sendeleyene, düşeyazana, güçsüz düşene, herkesin yüklendiğine vurur.
Hakkaniyet, delikanlılık, tam tersini işaret ettiği halde geleni över, gideni gömer...
Ama bu kadar da olmaz dostum.
Hele bir oturduğun mahalleye (Nişantaşı galiba) muhtar seçilecek kadar "akıl" koy ortaya... Sonra "cahil, aptal, sersem" falan diye küçümsersin, 4 yıldır dünyanın 1 numarası olan, şimdi de kıl payıyla kaçıran bir ABD başkanını.
Dükkân sahip değiştirince çok hızlı döndün ama bildiğim kadarıyla taşınmadın değil mi Ahmet?
Hoş Fatih'te de seçilemezsin ya...
İnanmazsan Can abiye (Ataklı) sor.
***
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz
NASIL SIKICIYDI, NASIL SIKICIYDI...
Dört yıl önce bu zamanlar Trump'ın başkanlık koltuğuna oturduğu o günü hatırlıyorum.
Kendisini destekleyen coşkulu kalabalıklarla... Verdiği renkli aile fotoğrafıyla... "Washington'u çevrelemiş çıkar çevrelerine karşı geldim" dediği ezber bozan, samimi konuşmasıyla tüm dünyanın bir anını kaçırmadığı heyecanlı bir törendi.
Dün Biden için düzenlenen törense Çin Komünist Partisi'nin geçit törenlerini andırıyordu.
Karşısına dikilmiş on binlerce bayrağa karşı kürsüye çıkan yeni Başkan'ın konuşması da klişelerle doluydu. Kendi de uyudu ekran başında bizleri de uyuttu.
Öyle ki, okusa, bizim bestesi bozuk İstiklal Marşı'na hareket katacak Lady Gaga'nın, ABD Ulusal Marşı performansı bile kulaklarımızı tırmaladı.
Göreceksiniz, gazeteciler olarak görev süresince bizlere her gün bol reytingli, eğlenceli malzemeler veren Trump'ı, sıra dışılığını, doğallığını çok arayacağız çok...
***
ABDULLAH PENCE
Trump'ın yardımcısı Mike Pence, Biden'ın yemin töreninde seçkin katılımcılardan en az Kamala Harris kadar alkış aldı.
Nasıl almasın? Son on günde Trump'ı en hızlı satıp 21. asrın ilk Brütüs'ü olarak tarihe geçen oydu.
20 Ocak 2016'daki yemin töreninde dans eden Donald-Melania çiftiyle birlikte sahneyi eşiyle paylaşan da...
Aklıma ister istemez, Tayyip Erdoğan'ın 2008 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde sırasını "Al kardeşim" diyerek altın tepsi içinde sunduğu Abdullah Gül geliyor.
Geçen seçimlerde Erdoğan kaybetseydi, muhtemelen o da Pence gibi fırlayacaktı sahneye...
Eşinin başörtüsünden ötürü Cumhurbaşkanı adayı olamayacağını söyleyip ülkeyi ayağa kaldıran, kendisini, kariyerini borçlu olduğu insanları aşağılayanlarla birlikte...
En az, dün ölü balık gibi bakan gözlerini kameralardan kaçıran Pence kadar alkış da alırdı kuşkusuz.
***
MASKE HİÇ YAKIŞMAMIŞ EROL HOCAM
Dün önüme, Diyarbakır'da PKK'nın askere alma şubeleri gibi çalışan partinin kapısında eylem yapan ailelerle ilgili bir haber düştü.
HDP'li bir vekilin, sivil, insani, barışçı ve demokratik haklarını kullanan ailelere zafer işareti yapması üzerine ortalık karışmıştı.
Ağzında maske olduğu için, HDP'li ismi tanıyamadım. Herhalde bu provokasyonu da yine, son seçimlerde dağ kadrosundan gelen silik tiplerden biri yapmıştır diye düşündüm.
Meğer Erol Katırcıoğlu'ymuş.
Evet, bildiğimiz bizim Erol Hoca!
Olaylara insani pencereden bakan, ortodoks solun tabularını, şiddetin politikleşmesini eleştiren, Kuzey Avrupalı sosyal demokratları andıran o güler yüzlü, cool adam.
Ne ara, dağdaki çocuklarının peşine düşen anne ve babalara "Ohh, çocuklarınızı vermiyorlar oh" diye nispet yapar hale gelmiş, takip edememiştim.
Bırak, sana mı kaldı Allah aşkına bu işler hocam. Biliyorum, sen de karşısın, sonsuz bir girdap olan "silahlı mücadeleye" falan...
Çıkar at o yüzündeki maskeyi. İnan sana hiç yakışmadı.
Hayır, ağzındakinden bahsetmiyorum tabii ki.