"Şu 'plandemi' diyenler, 'Grip kardeşim bu, abartmayın' diyenler, Bill Gates, 5G diye zırvalayanlar hakikaten Allah hepinizin belasını versin. Bu veballe ibreti âlem için sürünün inşallah. Kim satın aldı sizi pislik herifler; kaç defa ölüyoruz zannettik, böyle grip mi olur çakallar."
Affedersiniz ama bu sözler Fatih Altaylı'ya değil, yine bir gazeteci olan Erem Şentürk'e ait.
Dün de sosyal medyada aynı Şentürk'ün, "Aşı olmayan vatan hainidir" sözleriyle hatırladığımız Prof. Dr. Bingür Sönmez'e tepkisini gördüm.
Niyeyse, Sönmez'in, aşı olmayan vatandaşı köpeğe benzetip "Aşı olmayanlara yaşama şansı vermeyeceğiz" demesini "aşırı" bulmuş.
Oysa aralarında hiçbir fark görünmüyor.
İnsanların ilaç kartellerinin önlerine sürdüğü ticari ürünlerden şüphe etmesi gayet normal. Bedenlerini, kendilerinin ve yakınlarının hayatlarını bire bir ilgilendiren sağlık konusunda şüpheci olmaları da... Akıllarını kullanıp soru sormaları da...
Vatandaş sustalı maymun değil. İkna olmak için soracak, araştıracak, gerekirse itiraz edecek tabii.
Bu doğal, insani refleksi, hatta anayasal hakkı bedduayla, küfürle, hakaretle, "aşı karşıtı" gibi yaftalamalarla mahkûm edenlerin telaşının sebebi ne?
Bir de Şentürk herhalde bu işleri iyi biliyor olmalı ki, bir tedavi yöntemini sorgulayanları gerine gerine "satılmışlıkla" itham ediyor.
Hadi, sinirli bir ilaç mümessili gibi, tedavi yöntemlerinin, ilaçların hikmetinden sual edenleri yerden yere vuranlara belki de... Tek başına, dev şirketlerin sonuçta bir ticari ürün olan ilaçlarını sorgulayan vatandaşa kim, niye, ne versin ki?
Anlatsalar da öğrensek.
***
MOTOKURYELER ÖLÜYOR, FARKINDA MISINIZ?
Pandemi döneminde sağlık çalışanları arasında hayatını kaybedenlerin sayısı 100'ü aşmış.
Güncel sayıyı bilmiyorum ancak birkaç aylık gazete haberlerindeki veriler bu.
Sağlık çalışanlarımız için kamu spotları çekiyoruz. Koronanın kendileri için "meslek hastalığı" sayılması, hatta hayatını kaybedenlerin "şehit" kabul edilmesi talepleri bile var.
Aynı dönemde iş yükü artan, sokağa çıkma yasaklarında bile çalışan motokuryelerin durumu ise daha kötü görünüyor
Adana Motosikletli Kuryeler Derneği Başkanı Yalçın Parmak, koronavirüs salgınının başlamasından itibaren yoğunluktan ve yorgunluktan dolayı 160'tan fazla motosikletli kuryenin çalışırken kaza sonucu hayatını kaybettiğini söylüyor.
Yağmurda, çamurda günde 14 saat çalışan, risk grubunda mıyız diye bakmadan, testimizi sormadan, trip atmadan, güler yüzle her şeyi ayağımıza getiren motokuryelerin talepleri basit.
Adlarının okullara, yollara, parklara verilmesini beklemiyorlar elbette.
Biraz güler yüz, siparişleri 5-10 dakika geciktirince azarlanıp işverene şikâyet edilmemek falan...
O kadar.
***
SENİ WHATSAPP'TA GÖRMÜŞLER!
WhatsApp önümüze bir dayatma koyunca pek çok kişi gibi ben de "Biraz da başkaları dinlesin" diyerek Telegram'da hesap açtım.
Bugünlerde bayram eden Telegram'ın kurucularından 36 yaşındaki Pavel Durov'un "tarihin en büyük dijital göçü" diye tanımladığı bu iradenin değerli olduğunu düşünüyorum.
Nitekim ABD Başkanı'nı sansürleyerek imajlarının üstüne tüy diken, hisseleri milyarlarca dolar eriyen sosyal medya platformları ufaktan çark etmeye başladılar. WhatsApp da kullanıcılarına dayattığı şartları bahara kadar öteledi.
Ancak itiraf ediyorum.
WhatsApp hesabımı tamamen kapatmadım. Ama eskisi gibi aktif kullanmıyorum.
Zira iletişimde de en iyisi bir yere, mecraya mahkûm olmak değil, çeşitliliği artırmak.
Seni WhatsApp'ta görmüşler diyen dostlara duyurulur.
***
ABD'DEKİ YPG SORUŞTURMASI GENİŞLEYECEK Mİ?
ABD Adalet Bakanlığı, Florida Eyalet Meclisi binasına yapılan saldırıda YPG'li bir kişinin gözaltına alındığını duyurmuş.
Bakanlık, YPG için "terör örgütü PKK'nın alt kolu" ifadesini kullanarak iki örgüt arasındaki bağı kabul etmiş oluyor.
Bu durumda, YPG'ye kongre kararıyla yardım yapan ABD'li yetkililerin de soruşturma kapsamında hiç olmazsa ifadelerine başvurulması gerekmez mi?