Kullanıcılarına "En mahrem yazışmalarını parasını verene satacağım. Ya uy ya güle güle" diye sözleşme yollayan WhatsApp, Türkiye'den hayatının ayarını yedi.
Köprünün başını tutmuş Deli Dumrul misali, "Geçenden otuz akçe geçmeyenden kırk akçe" diyen WhatsApp'ın kullanıcıları hafta sonu akın akın Telegram'a geçtiler.
Telegram Mesenger, App Store'da, Türkiye'de en çok indirilen mesajlaşma uygulamaları arasında ilk sıraya yerleşmiş.
İkinci sırada, Elon Musk'ın WhatsApp'a karşılık önerdiği "Signal" var.
Düşüşü süren WhatsApp ise dördüncülüğe doğru geriliyor.
Türk mühendisleri tarafından geliştirilen yerli anlık mesajlaşma uygulaması BiP ise WhatsApp'ın ensesinde.
Telegram'ı geliştiren Ruslar herhalde bayram ediyorlardır.
WhatsApp'ın sahibi ABD'li Facebook da umarız başına neyin geldiğini anlamıştır.
Tekel konumuna güvenip kullanıcılara dayatma yaparsan... Çifte standartla, Avrupa Birliği'ndeki "bilinçli" üyelerine koyamadığın şartı Asyalılara getirirsen boyunun ölçüsünü alırsın.
Çok kutuplu dünyada baş bir berber dokuz.
Pandemi ve ABD seçimlerinde gemi azıya alıp elindeki gücü istismar eden, ticari ve ahlaki ilkeleri hiçe sayan, çatur çatur sansür yapan Twitter'ın da Türklerin "dijital kavimler göçünden" çıkartacağı çok ders var.
Bu arada, bizi muhatap almayanı bizim de almayacağımızı görüp, Türkiye'de temsilcilik açanlar kervanına katılan Dailymation'u da tebrik ediyoruz.
***
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz
SEN GELME...
Evet, WhatsApp'ı ABD'liler dinliyordu. Telegram'ı da Ruslar kontrol ediyor...
Ancak kullanıcıların alternatiflere yönelmesi, piyasada rekabetin oluşması, sosyal medya ve yazılım şirketlerini sansür ve istismar konusunda daha dikkatli davranmaya itecektir.
Dolayısıyla WhatsApp'a karşı oluşan havayı, vatandaşların boykot iradesini küçümseyenler, "böyle gelmiş böyle gider" diyenler bir kez daha düşünmeliler.
Meseleyi hiç anlamayıp, "Sanki WhatsApp'ta ne konuşuyorsunuz, siz kimsiniz, ABD bilgilerinizi ne yapsın" diye ahkâm kesen çokbilmişler...
"Zaten her bilgimiz ellerinde" diyen teslimiyetçiler...
Kampanyaya dahil olamadıkları için karın ağrısı çeken rahatsızlar lütfen oldukları yerde kalsınlar.
Enerjimizi somuran umutsuzlukları, ukalalıkları da WhatsApp'ta onlarla kalsın.
Kendilerini Telegram'da, BİP'te falan görürsek fena kafa buluruz ona göre...
***
TRUMP SON 10 GÜNÜNDE DÜNYAYI SALLAYABİLİR
Yenisi 20 Ocak'ta yemin edene kadar mevcut ABD başkanı olan Trump ve sosyal medya platformları arasındaki savaş görülmemiş bir boyuta ulaştı.
Hadi, PKK'lı teröristlerin hesaplarına dokunmayan Twitter'ın, ABD başkanının yaptığı paylaşımları "şiddetli" bulup engellemesini tartışmalı da olsa kabullendik diyelim...
Peki ya, Trump'ın yapacağı paylaşımları daha görmeden otomatikman sansürlemenin mantığı nedir?
Twitter'ın işi sicil amirliğine soyunup kullanıcılarını fişlemek mi?
Öyleyse bu "fişler" nerede?
Düşünebiliyor musunuz, adamlar Trump'ın başka platformlarda hesap açmasını bile engelliyorlar.
Hatta geçenlerde Trump'ın kapatılan hesabını taklit eden Fransız Milletvekili Joachim Son-Forget'in hesabını askıya aldılar!
Bugünlerde medyaya girmeye hazırlanan, alternatif bir sosyal medya üzerinde çalışan Trump'ın, yeni başkan koltuğa oturana kadar önünde altın değerinde on gün var.
Elinde de sınırsız yasal yetki...
***
BİR GOY GOY UĞRUNA NE HABERLER SİLİNİYOR...
Hürriyet geçenlerde 65 yaş üstü otobüse binen bir hanımefendiyi sorumsuzluk timsali şeklinde haberleştirdi.
Video görüntüsünün de yer aldığı haberdeki kadın, otobüste kendisine tepki gösteren, üzerine yürüyen bilinçli muhbir vatandaşlara "çalışmaktan geldiğini" izah ediyordu.
Haklısınız, pandemide yasak önermekten, maskesini sokakta burnunun altına indirmiş vatandaş avına çıkmaktan başka bir iş yapmayan medyamız için sıradanlaşmış bir "habercilik" örneği.
Ne var ki kamuoyu vicdanı işleyip çoğunluk hanımefendiyle empati yapınca gazete geri adım attı. Dün baktım haberi internetten silmişlerdi. (Twitter'da uyarınca akşam üzeri geri koydular)
Daha durun, bu kolektif delilik hali dağıldıkça, kimler daha ne haberlerini, tweet'lerini silecek.
Keşke videodaki teyzemizi tanıyan olsa da kendisine, tüm gençlerin o otobüsteki "zabıtalar" gibi olmadığını, ellerinden öptüğümüzü söylese.