Ahmet Hakan AK Parti'yi destekleyen herhangi birinin Trump'a empati kurmaya çalışmasını hiç anlayamıyormuş, saçma buluyormuş.
"Sen ki..." diyor, "Hep seçimle gelmiş, her zaman sandıktan çıkmış bir partinin destekçisisin. Ne işin var senin... Sandıktan çıkan sonucu beğenmeyip taraftarlarını Meclis'i basmaya kışkırtan Trump'ın yanında? Empati yapma demiyorum, yine yap. Ama doğru tarafla yap."
Ahmet'in empatiyi yine "yükselen tarafla", yeni ABD yönetimiyle yapmasında şaşılacak bir yan yok.
Zira iki yıl önce patronu değişince, bir anda amuda kalkıp beyaz milli görüş çoraplarını ayaklarına geçirmesini hepimiz şaşkınlıkla alkışlamadık mı?
Kaldı ki Ahmet yine empatiyi sempatiyle karıştırıyor.
Zira, zekânın göstergesi olan empati, kişinin kendine karşı "dürüst" olmasıdır. Uluorta yapılmaz. Konu da empati kurduğu kişinin haklılığı haksızlığı değildir.
Tıpkı Türkiye'de Trump'a karşı oluşan teveccühün, Kongre binasında kim tarafından tertip edildiği belli olmayan kıyafet balosuyla bir ilgisinin olmaması gibi...
İnsanlar Trump'ı, yaşadığımız coğrafyayı, dünyayı altüst eden ABD müesses nizamının surlarında bir gedik açtığı için, "kral çıplak" dediği için ehveni şer görüyorlar...
Daha önce, Türkiye'nin aralarında olduğu yüzlerce ülkede sandıktan çıkan sonucu darbeyle değiştiren CIA'ya, Pentagon'a ve demokrat maskeli köpekbalıklarına kök söktürmesine "oh" çekiyorlar...
Dünyayı işgal etmiş ABD üslerini kapatıp askerleri eve döndürme vaadini doğru buluyorlar...
Düzenin yeni ideolojik aygıtlarına, sosyal medyaya, fake basına, yazılım, ilaç ve finans kartellerine bam güm girmesini alkışlıyorlar...
2. Dünya Savaşı sonrası kurulan yenidünya düzeninin politik doğruculuk kalıplarını sorgulamasını seviyorlar...
Yükselen küreselci dalgaya karşı yerelliği temsil ettiğini düşünüyorlar...
Biraz da onlara empati yapsana dostum.
Tek bir farklılığı, özgünlüğü, doğallığı olmayan Biden sempatisini, bırak Hürriyet'in başkırosu anlatsın.
Senden önce başladı bile, rolleri karıştırma.
***
NE SENİNLE NE DE SENSİZ
Son günlerde kullanıcılarına "En mahrem yazışmalarını parasını verene satacağım. Ya uy ya güle güle" uyarısı geçen Whatsapp olmasa da olur.
AB vatandaşlarına aynı şartları koşmayan Whatsapp'ın muadili yerli yabancı pek çok uygulama var, onları kullanırız. Biraz da onlar tarafından "dinleriz."
Hatta fena da olmaz. Ayıp olur diye çıkamadığımız Whatsapp grupları kendiliğinden dağılmış olur.
Peki ya bu Twitter işi ne olacak? Çıksan gitsen meydanı manipülatörlere bırakacaksın.
Kalsan, gönül razı değil... Devlet başkanlarına bile "dijital darbe" yapan, keyfi sansür uygulayan bu mecranın hoyratlığına meşruiyet vereceksin.
Kendimiz kuralım desen, tek sesliliğe mahkûm olacaksın, sıkılacaksın.
Haklısınız, tüm bunları "sarı öküzü" vermeden, konuşmalıydık.
***
TERÖRİST AMA VEGAN
Bugünlerde Kongre'lerini basan "yerli teröristleriyle" meşgul olan ABD'deki yabancı uyruklu teröristlerden Enes Kanter PeTA isimli vegan dergiye röportaj vermiş.
Meğer ineklerin ve tavukların öldürülmesine üzüldüğü için vegan olmuş.
Vay vah... Hiç der misiniz bu avarel, Türkiye'de parlamento binasını basıp oluk oluk kan akıtan, 250 kişinin ölümüne yol açan teröristin manevi oğlu diye...
Katillerin marula sarılınca aklanıp paklanacağını sanan PeTA'cılara arada et yemelerini tavsiye ederim.
***
ÖDEMEYECEKSENİZ NİYE ÇOCUK YAPIYORSUNUZ KARDEŞİM?
Oğlunun 5 bin TL olan nafakasını 15 bin TL'ye çıkarmak isteyince eski eşi Yurdal Sert'ten 'İşlerim bu ara kötü' yanıtını alan Ivana Sert sert çıkmış.
İşleri bozulan eski kocasına "Nafaka ödemeyecekseniz niye çocuk yapıyorsun?" demiş.
Ivana Hanım herhalde "Bakmayacaksanız niye çocuk yapıyorsunuz" demek isterken, dili sürçtü. Aklı hesaba kitaba gitti.
Öyle ya, bir insan evladının, bir erkeğin evlenirken, çocuk yaparken "Acaba bunun nafakası ne kadar tutar ki" diye hesapladığını düşünmüyorum.
Bir de bu çocuk tek başına yapılan bir şey mi ki... Fatura hep, yeri gelince evin reisisin, aslansın, kaplansın diye feodal feodal tarlaya sürülen, yeri gelince de öküz diye yerilen erkeğe kesiliyor?