Pandemi sürecinin başından beri bu köşede zaman zaman izolasyon tedbirlerinin işlevini sorguluyorum. Açık havada maske, belli yaş gruplarına yönelik kısıtlamalar, ticaret ve seyahat sınırlamaları gibi tedbirlerin yarardan çok zarar vereceğini savunuyorum.
Ayrıca elimde değil...
Pandemi paniğiyle tüm dünyada oluşturulan ve "yeni normal" etiketiyle satılan "aşırı kontrollü yaşamı" çoğunluğun aksine özümseyemeyenlerdenim...
Artık bağımsız bilim insanlarınca 'pandemi' değil 'sindemi' olarak tanımlanan koronavirüsün paniğini geride bırakmamızın, daha soğukkanlı olmamızın zamanıdır diyenlerdenim...
Evde zaten "gemisini kurtaran kaptan" felsefesiyle yetiştirilen çocuklarımıza, pandemi gerekçe gösterilerek okulda da "paylaşmama dersi" verilmesi gibi "yaratıcı fikirleri" normal bulamayanlardanım...
Sonuçları yıllarca telafi edilemeyecek bu ve benzeri olağanüstü uygulamalara kaygılanan... Kalıcı iz bırakacak kimi tedbirlerin, er ya da geç kapacağımız belki de çoğunluk gibi farkında bile olmadan atlatacağımız bir virüsten korunmanın bedeli olamayacağını düşünenlerdenim...
***
Basında çok az yer bulan bu bakış açısının sorunları gösterdiği ve talepte bulunduğu muhatabı elbette iktidar. Çünkü sırtında yumurta küfesi olan, dümeni kontrol eden, çözüm bulması beklenen, ağzının içine bakılan onlar.
Ne var ki bu durum muhalefetin süreçte eleştiriden muaf olduğu anlamına gelmiyor. Zira iktidarın riski alıp alternatifleri denemekten başka bir şansı olmasa da muhalefetin eli daha rahat. Dolayısıyla soğukkanlı davranıp yaşanan küresel krizde vatandaşın daha az hasar almasına katkı yapabilirlerdi. Hiç yoksa ekranlardan 7/24 korku saçılırken, yaşlılara "ölüm var" diye hariçten gazel okunurken halka bir kez olsun umut verebilirlerdi.
Ama meşguliyetlerini görüyorsunuz işte. Bugüne değin yaptıkları, durumu daha kötü gösterip daha fazla kısıtlama talep etmekten ibaret bir kısır döngüden başka neydi?
İlk günden beri kesintisiz sokağa çıkma yasağı ve iş yerlerinin kapatılması gibi daha sert tedbirler talep edenler de onlardı... Sonra çıkıp dalga geçer gibi, kahveci esnafının dertlerine çözüm olarak her elde yeni deste iskambil kağıdı açmayı teklif eden de...
Dün de kayıt olmadan otobüse binemeyeceğiz, kamu binalarına giremeyeceğiz, ülke içinde seyahat edemeyeceğimiz HES uygulamasına sahip çıkmakla meşguldüler.
Sosyal medyada HES fikrinin aslında Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'ın önerisi olduğunu anlatan bir kampanya bile başlattılar.
***
Ne güzel işte, yıllardır arzu ettiğimiz uyum mu diyorsunuz? Muhalefet de iktidara "katkı" yapıyor işte diyerek seviniyor musunuz?
İyi de, yola, köprüye, metro inşaatına bile karşı çıkabilen muhalefet, söz konusu vatandaşı bunaltacak mecburiyetler, yasaklar olunca nasıl da iktidardan daha fazlasını talep ediyorlar ama!
Hiç mi süphelen miyorsunuz?
Acaba, "Bu hükümet dünyanın en doğru işini bile yapsa bizim bu hükümeti alkışlayacak halimiz yok. Milletin bize verdiği görev bu kardeşim" diyen Engin Altay'ların CHP'si, bu oyunda da yeni deste mi açmaya karar verdi?
Yoksa yine ellerindekini avuçlarındakini aşırı izolasyon tedbirlerinin seçmeni bunaltıp kendilerine yönelmesi ihtimaline mi oynuyorlar?
Nereden baksan çok ucuzca değil mi?