Dün internette Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan'a veryansın eden haberler manşetteydi:
"Bolu Belediye Başkanı'ndan çirkin sözler"
"Haddini aştı"
"Kan donduran sözler"
Önce doğal olarak mevzuun Suriyelilerle ilgili olduğunu düşündüm. Bildiğiniz üzere Özcan, Bolu'daki mültecileri il dışına sürme vaadiyle seçimlere girmiş ve kazanmıştı da. Ben de bu tavrından ötürü kendisine "Bolu Beyi" diyordum.
Ancak sağcısından solcusuna, faşistinden enternasyonalistine her mecrada Özcan yerden yere vurulduğuna göre mesele, ekonomizm soslu yabancı düşmanlığı olmazdı. Zira basınımızda insan hakları konusunda asgari bir konsensüse bile varılabilmiş değil.
Ayrıca Suriyelilerle ilgili daha fazla ne söylemiş olabilirdi ki? Kapısında "Çalışmak özgürleştirir" yazan Belediye Ölüm Kamplarının kurdelesini kesecek hali yoktu ya...
***
Değilmiş. Hayal gücümü fazla zorlamışım. Meğer Özcan'a karşı tam saha presin nedeni koronavirüsle ilgili söyledikleriymiş.
Bir basın toplantısında
pandemi sürecinde başarılı bir mücadele verildiğini, ikinci dalgaya karşı hazır olduklarını söyleyen Özcan'a,
meslektaşlarımız koronavirüs nedeniyle
kaç kişinin öldüğünü sormuşlar. O da
şunları söylemiş:
"Son olarak bir rakam almadım ama herhalde valiliğin mi bir açıklaması vardı? Yerel basında okudum, 40 civarındaydı. Yani şöyle söyleyeyim:
Ölenlere baktığınızda, büyük bir çoğunluğu zaten başka hastalıktan muzdarip olan, yaşı da oldukça ileri yaşta olan, yani bu tabir çok hoş değil ama ölenlerin çok büyük çoğunluğu bir ayağı çukurda olan insanlardı. Dolayısıyla bu hani
rakamlara bakıp çok abartmamak, panik yapmak gerekmiyor bana göre. Yani ilk vefat eden teyzemiz 86 yaşında Göynüklü bir teyzemizdi. Zaten çok doğal sebeplerden de hayatını kaybetmek üzereydi. Hatta yoğun bakımda yoğun bir tedavi uygulandı kendisine. Belki ömrü bile birkaç gün ekstra uzatıldı bu şeyden dolayı."
***
Herkes Özcan'ın koronadan öldüğü söylenen yaşlı insanlara yönelik söylediği "
bir ayakları çukurdaydı" ifadesine takılmış.
Belki nazik bir ifade değil. Zaten kendisi de konuşmasında "tabir hoş olmayabilir" diyerek bunu kabul ediyor.
Kaldı ki bu deyimi kullanmayanımız da yoktur. Kimin yaşamı garanti, genç yaşlı bir ayağı çukurda olmayanımız mı var? Görüyorsunuz 20 yaşında çocuklar kalp krizinden ölüyor.
Bence Özcan'a yönelik tepkilere
CHP yandaşı basının ve Suriyeliler konusunda takdirini kazandığı neo faşistlerin bile katılmalarının tek sebebi,
"panik yapmayın" demesi... Diğer belediye başkanları gibi, koronaya bağlı olduğu açıklanan
ölüm sayılarına tahmini eklemeler yapmaması... Kentte 86 yaşında koronadan öldüğü açıklanan bir kadının, zaten yoğun bakımda olduğunu ve başka sebeplerle ölmüş olabileceğini iddia etmesi...
Özetle pandemi döneminde tüm dünyayı esir alan
korku dalgasının ezberine azıcık da olsa çıkıntılık yapması.
Bu arada
Dünya Sağlık Örgütü komiseri gibi çalışan saygıdeğer basınımız,
yaşlılarımız adına "bir ayağı çukurda"
ifadesinden bile rahatsız olacak
kadar hassassa buyursun...
Pandemide "evde unutulan" 65 yaş üstüyle azıcık empati yapsın. Arada bir, sokakta yürürken nefes almak için maskesini gevşeten koca koca insanlara, dedelere, ninelere kitap okuma cezası kesip, okuyorlar mı diye "yerinde de denetleyen" kurullara
kimin büyük kimin küçük olduğunu hatırlatsın.
Hayır efendim, sempati demedim, empati dedim.