Dün Misvak isimli bir mizah dergisinde çıkan karikatür ortalığı karıştırdı. Öyle ki derginin karikatürü paylaştığı hesabı Twitter tarafından sınırlandırıldı.
Tepkilere neden olan karikatürde bir çift mahkeme salonunda duruşmadalar. Adamın gömleğinin arkası yırtık. Gömleğin eksik parçası da kadının elinde. Tek konuşma balonu hakimin ağzından çıkan sözler:
"Her ne kadar gömleğiniz arkadan yırtılmış olsa bile Yusuf Bey... Kadının beyanı esas olduğu için Züleyha Hanım ne derse o."
Benim gibi "Ee, ne var bunda" diyorsanız... Kamu yararına sansür gerektirecek, linç edilecek bir şey göremiyorum diye düşünüyorsanız çok yanılıyorsunuz.
Çünkü Twitter'ın sansür gerekçesinde iddia edildiği üzere sanatçı bu çalışmasıyla "Kadının beyanı esastır" ilkesini inkar ediyormuş. Hem de açık açık, basın yoluyla.
Pozitif ayrımcılık sınırlarını çoktan aşan bu akıl tutulması ne ara ilke oldu, sorgulanması, tartışılması yasaklandı bilmiyoruz. Bunca yıl "Erkeğin beyanı esastır" diyen magandalara niye kızdığımızı da...
Daha durun, sansürlenen karikatürün suçu, daha doğrusu günahı bununla da sınırlı değil.
Yok güldürmemesinden bahsetmiyorum. Sosyal medyada bana kadar ulaşan tepkilerden anladığım kadarıyla karikatürde kullanılan "Yusuf" ve "Züleyha" isimleri de dini çağrışımları nedeniyle uygunsuzmuş.
Allah affetsin.
***
Tekil bir durumdan bahsetmiyorum. Her gün politik doğruculuk kalıplarına aykırı görüşlerini ifade eden birisi linç ediliyor. Düşünce ve ifade özgürlüğünü peynir ekmek gibi midesine indiren bu kolektif delilik hali de yeni yeni alınganlıklar üretiyor.***
Ülkede kendine özgürlükçüyüm diyenlerin, solcuların kullanmayacakları hiçbir hakkı talep etmemelerine artık şaşırmıyorum. Yıllardır muhalefet yaptıklarını sanırken küreselcilerin ideolojik aygıtı olarak vazife gördüler.