"Ayasofya asıl kiliseye çevrilmeliydi" diye itiraz eden de var...
Zamanında, patronu Aydın Doğan'ın iş takipçisi diye anılan "muhafazakâr yazar" gibi, Ayasofya'nın camiye çevrilmesini "siyasi bir karar" diye eleştiren de...
Bir ara memlekette din iman diyerek milleti kafalayan FETÖ'cülerin Twitter hesaplarından okuduğumuz ilki çok iddialı gelebilir. Ama hiç olmazsa net.
Ayasofya hamlesinin toplumun farklı kesimlerinde yarattığı coşkuya tahammül edemeyip yapılan değişikliği "siyasi canım" diyerek değersizleştirmeye çalışmaksa tek kelimeyle sinsilik.
Sanki Ayasofya'daki freskleri 600 yıldır koruyan biz değil de Mısırlılarmış gibi, bari "sfenkslere" iyi bakılsın diyen İslamcı kılıklı gazetecinin hinliği bile yanında naif kalır.
Öyle ya, Ayasofya'nın statüsüyle ilgili yıllardır süren tartışma içte ve dışta zaten siyasi bir düzlemde cereyan ediyor. Cami ya da müze ihtiyacından kaynaklanan teknik bir konuyu tartışmıyoruz.
Kaldı ki, iktidarın iç ve dış politikada getirilerini, götürülerini hesap ederek yaptığı bir hamle elbette ki politiktir.
Tıpkı, 1453'ten beri cami olarak hizmet veren Ayasofya'yı 1934'te Bakanlar Kurulu kararıyla müzeye çeviren Atatürk'ün verdiği kararın siyasi olması gibi.
***
Bunları o gün verilen kararı tartışmak için anlatmıyorum...
Belli ki o dönem ülkeyi yönetenler uygun gördükleri
yeni denge politikasının gereği olarak bu kararı akıllıca buldular.
Ellerindeki kozlar, 10 yıl önce ülkeye işgal kuvveti olarak gelmiş Batı'ya karşı ancak böyle bu düzeyde bir ilişkiye müsaade ediyordu.
Aradan geçen 86 yılda şartlar değişti. Türkiye'nin elindeki kartların da oturduğu masadaki pozisyonların da bırakın 1930'larla, 5 yıl öncesiyle bile alakası yok.
Girdiği büyük savaşların ardından toparlanmaya ve yeni formuyla Batı'da kabul görmeye çalışan o günün Türkiye'si ile Irak'ın ve Suriye'nin kuzeyinde,
Doğu Akdeniz'deki petrol rezervlerinde,
Libya'da egemenlik haklarının peşine düşen
bugünün Türkiye'sinin öncelikleri, hedefleri farklı.
Oluşan yeni konjonktürde Türkiye Cumhuriyeti'nin dümeninde olan Erdoğan da Ayasofya'yı yerel ve ulusal hukuka, anlaşmalara uygun bir şekilde tekrar camiye çevirerek el yükseltiyor.
Cumhurbaşkanı'nın, daha önceki yıllarda Ayasofya konusu kimi çevrelerce "
Aç da görelim" diyerek provokatif şekilde gündeme getirilince,
şimdi sırası değil diyerek ötelemesi de bugünkü kararın kapsamlı siyasi bir planlamanın ürünü olduğunu gösteriyor.
Erdoğan'ın böylesine ciddi bir meseleyi iç ve dış siyasi dengeleri gözeterek değil de
sadece duygularıyla yönetmesini mi bekliyorlardı, anlamak mümkün değil.
***
İş takipçileri günün sonunda Ayafosya'yı cami olarak açan Erdoğan'ın samimiyetini, "siyasi mi" diye sorgulayacaklarına önce şu basit soruya cevap vermeliler.
Yıllarca Necip Fazıl'ın Ayasofya şiirlerini okuyanların,
vuslata ermeleri gereken gün, Ayasofya'nın cami olmasına kulp takmaya çalışmaları siyasi mi yoksa duygusal sebeplerden mi kaynaklanıyor?