Korona pandemisi birkaç aydır hepimizin geleceğini ilgilendiren hayati dış gündemlerimizi unutturmayı başardı. Türkiye'nin Kuzey Suriye'deki terörle mücadele ve insani yardım amaçlı askeri varlığı, Libya ve Doğu Akdeniz'deki sonuç veren başarılı diplomatik hamleleri konuşulmaz olmuştu.
Tabii kamuoyunun ve medyanın ilgisi dağılmış olsa da iktidar pandemi sürecinde bu alanlarda tam saha pres yapmayı sürdürdü.
Washington ve Moskova ile hassas bir dengede yürütülen ilişkiler sonucunda Suriye'deki fiili durum devam ediyor. Türkiye'ye yönelecek terörle ve göç dalgasıyla sınır ötesinde mücadele ediliyor.
Libya'da, AB'nin ve BM'nin tanıdığı meşru hükümetle masada sağlanan mutabakat daha da ileri götürüldü. Türkiye, diplomasi literatürüne geçen stratejisi sayesinde, Akdeniz'deki petrolden ve doğalgazdan daha çok pay alma hakkına sahip oldu.
***
Türkiye'nin aksine pandemiye hazırlıksız yakalanan ve ne yazık ki perişan olan Avrupa Birliği ülkeleri son günlerde biraz soluklanınca boşladıkları Akdeniz'e geri döndüler.***
En önde gidenleri ise Fransa Cumhurbaşkanı Macron. Öyle ki, Fransa Cumhurbaşkanı Türkiye'yi tehdit etmeye bile kalkıyor.