2023 seçimlerine daha 3 yıl var. Ancak kiminle konuşsam erken seçim ihtimaline dair sorular duyuyorum.
Gündem Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a kadar ulaşmış olmalı ki, pazartesi günü yaptığı konuşmada o da şunları söylüyordu:
"Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni ve bu sistemin ülkemize katkılarını hazmedemeyenlerin insanımızı zehirlemesine izin vermeyeceğiz. 2023 seçimlerine kadar diğer faaliyetlerimizin yanı sıra bu hususta da yoğun gayret içinde olmalıyız. Önümüzde hem programlarımızı uygulamak hem de milletimizle gönül bağımızı güçlendirmek için 3 yıllık bir vakit var."
Evet, durum net. Referandumla kabul ettiğimiz yeni hükümet modelinde Cumhurbaşkanı istemedikçe ülkenin seçime gitmesi mümkün değil. Görev süresinin henüz başlarında olan Erdoğan'ın böyle bir adım atması için de ortada somut bir durum yok. Muhalefetin Meclis'te 360'ı bulması ise imkansız.
***
Peki, o zaman erken seçim tartışması
medyadaki kullanışlı aktörlere niçin köpürttürülüyor?
Klasik muhalefet tavrı, taraftarlarına hazırız, güçlüyüz mesajı vermek için yeniden yarış istiyormuş gibi yapıyorlar diye düşünebiliriz.
Ancak seçimler henüz geride kaldı. Anketler iktidarın pandemi sürecinde sergilediği performanstan ötürü desteğinin arttığını gösteriyor.
Kaldı ki ortada bir seçim zaferi ihtimali olmadığı için sandık kurulması olsa olsa
CHP'de bir kurultayla sonuçlanır. Kılıçdaroğlu bu riske niye girsin ki? Onun da önünde kazanılmış
3 yıl muhalefetin liderliği hakkı var.
Dolayısıyla muhalefetin erken seçim "kolpasının" kamuoyu tarafından ciddiye alınmasının ve arzu edilen faydayı sağlamasının imkânı yok.
Geriye
gözümüzün önündeki ihtimal kalıyor...
AK Parti'den
ayrılan isimlerin kurdukları partileri
motive etmek.
Çünkü aralarında bile anlaşamayan bu partilerin bir tek sermayesi bu... Muhalefetin lütfu...
***
Daha önce İYİ Parti'ye, Meclis'te grup kursun diye üçe beşe bakmadan vekil gönderen Kılıçdaroğlu yine "cömert" davranacağını ilan ediyor.
Ali Babacan'a da
"Cumhuriyet tarihinin gelmiş geçmiş en çapsız dışişleri" dediği Davutoğlu'na da
seçmenin CHP adayı diye seçtiği vekillerden armağan edeceğini söylüyor.
Temelli değil elbette... Köprüyü geçene kadar...
Ancak aklım hala bu stratejinin ne işe yarayacağını almıyor.
Zira Babacan şimdiden, onca yıl görev yaptığı AK Parti'deyken ağzından çıkan ne kadar söz varsa inkâr ederek
muhafazakâr demokrat tabandaki tüm kredisini tümüyle tüketmiş bir isim.
Davutoğlu'nun seçmendeki ve AK Parti tabanındaki itibarı içinse sanırım bir şey söylemeye gerek yok.
Ee, o halde ne anladık biz bu işten?
Erken seçim gazıyla motive edilen küçük partiler zaten
FETÖ ile birlikte AK Parti'den kopan ve muhalefete yönelen seçmene hitap edecekse bu hamle kime yarar?
Haklısınız, üç beş eksik oy almış Kemal Bey'in derdi mi? Sırtında yumurta küfesi mi var?
Muhalefetten düşecek değil ya. Maksat suyu bulandırsın.