Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MELİH ALTINOK

Bardağın dolu kısmı ve boş kısmı

İktidarın pandemi sürecinde ABD ve Avrupa ülkelerine yardım göndermesi hakkında ne düşünüyorsunuz?
"Devlet vatandaşına yardım yapsın sonra eloğluna verir" diyenlerden misiniz?
Öyleyse size katılmıyorum.
Zira yurt dışına gönderilenler atla deve olmadığı gibi, Türkiye'de eksikliği hissedilen malzemeler de değil. Hatta pandemi sürecinde kullanılan ürünlerin fazlasına sahibiz. Hastanelerimizin ya da sağlık personelimizin herhangi bir ekipman eksiği yok. Yoğun bakım ünitelerinin bile sadece küçük bir kısmı dolu...
Hatta özel sektörün de katkılarıyla anında harekete geçip üretimine başladığımız solunum cihazlarını ihraç etmeye başladık. Geçtiğimiz hafta Litvanya'ya tanesi 17.500 dolardan 20 adet ventilatör sattık.
Kaldı ki, ölenin, hastanın, yardım isteyenin dilinin, dininin, ırkının ne önemi var. Ölen Türk değilse içiniz mi rahatlayacak?
Koca koca ülkeler sıkışmışlar, resmi yardım çağrılarında bulunuyorlar... Elinizde fazlası varsa göndermeyip ne yapacaksınız?
İngiltere'den çöp poşeti giymiş doktorların yardım talepleri gelirken... ABD'de, İtalya'da, İspanya'da sağlık personeli malzeme eksikliğinden kırılırken... İleride belki lazım olur diye depolarınızdaki ekipmanın turşusunu mu kuracaksınız?

***

Bu gerekçeler, bakış açısı sizi tatmin etmediyse, bardağın dolu kısmını anlattığımı düşünüyorsanız gelin bir de boş tarafını gösterenlere bakalım.
İki gündür Türkiye'den İngiltere'ye ihraç edilen bir kısım tıbbi ekipmanın "kullanılamaz olduğu gerekçesiyle" geri gönderildiğine dair haberler yapılıyor.
Mesela Mine Kırıkkanat... Bu iddiayı sosyal medyadan şu sözlerle okurlarına duyuruyor:
"'Dünyaya yardım ediyoruz' masalının sonu: Türkiye'nin sattığı kalitesiz malzeme İngiltere'de tartışma yarattı..."
Kırıkkanat mal bulmanın heyecanıyla olsa gerek pek de iddialı. Gazeteciliğin "doğrulama" gibi temel kurallarını boş geçip şak diye yorumunu da eklemeyi unutmuyor:
"İyi bakın, eğer ar kaldıysa bu utançtır..."

***

Nasıl gördünüz mü bardağın boş tarafını da?
Artık kendinizi daha iyi, objektif düşünmeye, "büyük resmi görmeye" daha yakın mı hissediyorsunuz?
Huzurunuzu bozmak istemem ama bizzat Birleşik Krallık'ın Ankara Büyükelçisi Dominick Chilcott bu iddiaları yalanlıyor. Türkiye'den yollanan 400.000 adet kişisel koruyucu ekipmanın kullanılamaz halde olduğuyla ilgili haberlerin gerçeği yansıtmadığını söylüyor.
Şimdi ne yapacaksınız?
Mine Hanım'a ya da haberin üstüne en az onun kadar hevesle atlayanlara ar namus tiratlarını hatırlatmayacak mısınız?
Bu kez olsun, "Dolu bardağı boş göstermeye utanmıyor musunuz" diye sormayacak mısınız?
"Beni siz delirttiniz" diye isyan etmeyecek misiniz?
Yoksa Cem Karaca'nın başka bir şarkısında karar kılıp "yalan da olsa hoşuma gidiyor söyle" diye mırıldanmaya devam mı?
Ne diyeyim, kolaylıklar dilerim o zaman, işiniz zor.
Zira Konfüçyüs'ün dediği gibi, "Hiçbir şey karanlık bir odada siyah bir kedi aramak kadar zor değildir. Hele odada siyah bir kedi yoksa."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA