Venezuela'da yaşanan son darbe girişimi de püskürtülmüşe benziyor. Kısa bir süre önce bugüne varan süreci izlemek üzere gittiğim Venezuela'daki kaynaklarım, "ABD yanlısı darbeciler son barutlarını harcadılar" diyor. En azından sokakta...
Onlara göre, daha önce de benzer kalkışmaları engelleyen Venezuela halkı ve ordusu bu yöntemin tutmayacağını son kez göstermiş oldu.
Dahası, utanç verici şekilde cuntayla birlikte sokağa çıkıp seçilmiş Başkan Nicolas Maduro'yu devirmeye çalışan siyasilerin imajı sıfırlandı. Juan Guaido da adı pek bilinmeyen ancak sürecin asıl aktörü olan Caracas eski Belediye Başkanı Leopoldo Lopez de artık başlarını zor doğrulturlar.
Kuşkusuz, bu kadar göstere göstere yapılan bir hukuksuzluk karşısında Venezuela devletinin meşru müdafaa hakkını kullanmak için atacağı her adım "makul" karşılanacaktır.
***
En naif ifadeyle "rezil" olan sadece Venezuela'daki yerel aktörler değil elbette.
Bu deneyim, tüm dünyaya, küresel medyayı domine eden
cilalı yayın organlarının gerçek yüzünü ve işlevini de göstermiş oldu.
Başını CNN İnternational'ın çektiği "prestijli" kanallar, askeri kalkışmanın ilk saatlerinden itibaren
şiddet yanlılarını destekleyen, yüreklendiren yayınlar yaptılar. Venezuela'da seçmenin değil ABD'nin istediği bir iktidarın kurulması için sergilenen
sokak zorbalığına gerekçeler gösterdiler.
Gazeteciliğin sınırlarını ihlal eden ABD ve Avrupa medyası, saldırıya maruz kalan Nicolas Maduro'yu unuttu. Buna karşın, seçtikleri içeriklerle ve görsellerle darbe girişiminde en önde yer alan
jakoben siyasileri kahramanlaştırdı.
ABD Başkanı Donald Trump'ın bunlara
"fake news" derken abarttığını düşünenler bile şimdi "Meğer az bile söylüyormuş" diyorlar.
Evrensel değerleri gözeten, demokrasinin ilkelerine bağlı, sivil siyasetten ve insan haklarından yana tavır alan,
şiddeti değil uzlaşmayı ve barışı savunan gazeteciler olarak kendilerinden utanıyoruz.
***
Venezuela'da gemi azıya alıp suçüstü yakalanan bu medyanın güzide üyelerinden birkaçı
Türkiye'de güçlerini birleştirme kararı almışlar.
DW (Almanya), Voice of America (ABD) , France24 (Fransa) ve BBC (İngiltere) "Türk halkının haber ihtiyacına" binaen ortak YouTube kanalı kurup bizi tıka basa doyurcaklarmış.
Aralarındaki rekabeti bile unutturan bu "centilmence" girişimin
kâr amacı taşıdığını aklı başında kimse iddia edemez sanırım. Zira medya
Türkiye'de de dünyada da daralıyor. Sektör artık kârlı bir yatırım alanı değil.
Haklısınız, lafı mı olur...
Koca devletleri yöneten güçlere koyar mı
zararına gazeteciliğin maliyeti.
Maksat gönüller bir olsun...
Yeter ki Türkiyeli okurlar bilgilensin.
Benim karnım tok, aç olanlarımıza afiyet olsun.