Ortalama zekaya sahip bir insan en fazla 150 kişiyle gerçek anlamda kontak kurabiliyormuş.
O bile çok zor ama yalnızca insanların ismini hatırlamaktan bahsetmiyorum.
Sözünü ettiğim, 150 kişiyi özellikleri ve diğer insanlarla olan bağlarıyla "tanıyıp" kurulan bir ilişki.
Yani yalnızca Ali, Veli değil... Ali ne iş yapar? İçki içer mi mesela? Evli midir? Kimin oğlu, kimin kardeşidir?
Dünya görüşü nedir vs.
Tabii daha da önemlisi bu verilere vakıf olmanın gereğini yerine getirmek yani ilişki ağını sürdürmek.
***
Ne zaman bu konuyu düşünsem Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın bunca
"bireysel ilişkiyi" nasıl yönettiğine şaşırıyorum.
Çok ağır ve yoğun bir rutinin içinde kurduğu sayısız
insani ilişkinin hiçbir gerekliliğini atlamıyor.
Kimi zaman Trump'la ve Putin'le görüşmesinin arasında vatandaşlara
taziye telefonları açıyorlar; en samimi şekilde acılarını paylaşıyor...
Bazen bir çocuğun çağrısını duyuyor...
Dakikalarca
çocukla çocuk oluyor.
İkinci kez karşılaştığı birinin
sigarayı bırakıp bırakmadığını ya da saçındaki
ve mutlaka bıyığındaki değişimleri
bile belleğinde tutuyor. Bir önceki sohbetten
alıntılar yapıyor!
Dün de yine onca dünya ve memleket meselesinden fırsat bulup
Fazıl Say'a verdiği sözü tuttu. Konserine gitti. Ve sahnede, davetine icabet ettiği Say'la ilgili hiçbir ayrıntıyı atlamadığını hissettirdi. Kuşkusuz harika bir jestti.
Fazıl Say da her zamanki harika bir performans sergiledi, göğsümüzü kabarttı.
***
Evet, kimi gergin densizlerin "
Mozart dinle, iki bira iç, iyi gelir rahatlarsın" dediği bir Cumhurbaşkanından bahsediyoruz.
Acaba dün, Erdoğan
mütevazılığın, rahatlığın, sahiciliğin manifestosunu yazarken ne haldelerdi?
Muhtemelen yine
bir an bile gerçek bir ilişki kuramadıkları halde,
iki de bir "halkım" diye hitap ettikleri
bizlerden yakınmakla meşguldüler.
Fazıl'a çok bozulduklarını da tahmin etmek zor değil.
Dillerinden düşürmeseler de Mozart'ı Beethoven'den ayırmadıklarını zaten biliyoruz. Ama muhtemelen bundan sonra Fazıl'ı hepten unutacaklardır.
Ne gam!
Bir tarafta kendinden geçmiş bir
tutuculuk, diğer tarafta
sanat ve insaniyet!
Kaybedenin hangi taraf olduğu ortada