Dün sosyal medyanın gündemi, meşhur "Sex and the City" dizisinin yıldızlarından Sarah Jessica Parker'ın Selahattin Demirtaş'ın kitabıyla verdiği pozdu.
Parker, "Haberim yokmuş gibi çek panpa" tarzındaki fotoğrafta, stilettoları, leopar desenli eteği ve şık kabanıyla New York'ta bir binadan çıkarken görülüyor.
Elinde de Demirtaş'ın Türkiye'de "Seher" adıyla basılan hikâye kitabının İngilizce basımı var.
Hanımefendi, o anda fark ettiği kameralara kitabın kapağını okunacak şekilde gösteriyor...
Haberi, dünyaca ünlü moda dergisi Vogue'dan okuyalım:
"Parker'ın son aksesuarı onun tam bir New Yorklu olduğunu kanıtlıyor." Parker'ın bu fotoğrafıyla kültürlü olmanın son moda çantalara sahip olmaktan daha iyi olabileceğini gösterdiğini belirten dergi, haberde yazarın "cezaevindeki bir Kürt lider" olduğu notunu unutmamış.
***
Ne var yani, neye şaşırıyorsunuz?
Evet, aranızda bilmeyenleriniz olabilir...
Ama yaptığı
ilk resimle ressam olan, eline
saz alınca
Ahmet Hakan'ın programına çıkartılıp adı
Neşet Ertaş'la anılan
Selahattin Bey aynı zamanda bir yazardır da!
Hem de öyle sıradan bir yazar değildir...
Düşünün, geçenlerde
ilk ve aynı zamanda sonuncu
kitap denemesiyle PEN'e bile kabul edilmişti.
Şimdi de edebi değeri tartışılamaz ilk kitabı İngilizceye çevrilmiş,
New York sosyetesi arasında da
best seller olayazmış...
Nobel'e aday olursa şaşırmayın!
Bir de kitapla ilgili bizim buralardaki yorumlara bakayım dedim... Bakmaz olaydım!
"
İncil'den sonra en az tanınan kitap" türünden "eleştirilerle" karşılaşmayı
beklerken önüme, Selahattin Bey'in kitaplarını
önerdiği
Fahriye Adsay'ın şu yorumu
düştü:
"Demirtaş niye 'Seher' gibi
kötü bir kitap yazar? 5000 kişi
niye fuarda sıraya girer bunun için? Kitabı övenler niye
överler? Bence sadece oturup kara kara
bunları düşünelim.
Umutsuz olmak için iyi bir neden!"
***
Aranızda "moda insanın kendine
yapışanı giymesidir, bana ne
bu magazin haberinden" diye düşünenler olabilir.
Peşin hükümlü olmayın derim.
Zira yıllardır kamuoyunun "Çirkin mi yoksa güzel mi" diye tartıştığı, 1.60 boyuna rağmen sırık gibi mankenleri atlatıp adını lüks markalarla özdeşleştiren Sarah Hanım
boş işe girmez...
Kameraları çağırıp "iç çamaşırı giymediği" türünden açıklamalar yaparken bir anda
üçüncü dünya romantizmine soyunmaz.
Ya reklam için iyi para almış ya da
emir büyük yerden.
İpucu isteyen yazarımızın birkaç yıl önce sarf ettiği "
PKK Fırat'ın doğusuna geçecek siz de (şair burada Türkiye halkına sesleniyor)
mal mal bakacaksınız" sözlerini hatırlayabilir.
Anlaşılan o ki Türk ordusu Fırat'ın güneyine yürürken, Demirtaş ve ABD'li büyükleri "
mal mal bakmayalım" demişler ve bu piara girişmişler.
Acaba diyorum Selahattin Bey kitabının İngilizce basımında yüzündeki benleri aldırmadan önceki bir fotoğrafını kullansa daha mı doğal olurdu? Tabii son karar editörü Jessica Hanımda.