Medya, Hürriyet'in röportajcısı Ayşe Arman'ın para karşılığı röportaj yaptığını konuşuyor.
Meğer "Gazeteci" bu iş için profesyonel menajerlik hizmeti de alıyormuş.
Ama 100 bin TL gibi rakamlar röportaj "müşterisine" fazla gelirse, bizzat Ayşe Hanım'ın "pazarlığa" girdiği de oluyormuş.
Çoğunlukla da "indirim" yapıyormuş...
Gönlü mü bol dersiniz bilemiyorum ama Fatih Altaylı'ya bakacak olursak meslektaşlarımız arasında bunu bilmeyen de yokmuş!
Dün, Sabah'tan Hıncal Uluç, Arman'ın yaptığı işten başlarda eski patronu Aydın Doğan'ın haberdar olmadığını yazdı. Ancak Aydın Bey bir gün duymuş. Duyunca ne mi demiş? Ne diyecek tüccar adam, "Yarısını bize versin devam etsin..." elbette.
Hıncal Abi yazısında, Ahmet Hakan'ın Hürriyet'teki köşesinde yaptığı "yatak reklamına" da değinerek, mevzuun Ayşe Arman'la sınırlı olmadığının altını çiziyordu.
***
Ancak mesele sadece ticari alanla,
markalarla, vergiden kaçırılan kazançla sınırlı değil. Düşünün bu isimler,
siyasi içerikli röportajlar yapıyor, yazılar yazıyor. Acaba bunların "
hediyesi" neydi?
Kanaat önderi pozlarında
ülkenin geleceğiyle ilgili siyasi önermelerde
bulunurken söylediklerinin ne kadarı
kendi fikirleri, ne kadarı "
reklamdı?"
"Kahroldukları", gözyaşı döktükleri
satırlardan hangisi
gerçek, hangisi
"
rol icabıydı?"
***
Evet, gazetecilikte, televizyonculukta "
Advertorial" diye bir kavram var.
Reklamı haber metninin içine gömüyorsunuz, yediriyorsunuz. Ancak bunu, okura, seyirciye söylemek zorundasınız.
Aksi takdirde onları
kandırmış, yalan söylemiş, mesleğinizin size
kamu adına tanıdığı "yetkiyi" kötüye kullanmış olursunuz.
O halde,
gazeteciliklerinin ne kadar ettiğini reklamdan, avantadan
geçinerek gösteren bu arkadaşlara
köşelerine
etiket koyma zorunluluğu
getirilmeli.
Bu arada iddialara konu olan isimler, geriye dönük olarak hangi yazıdan, hangi röportajdan
ne kadar aldıklarını da açıklamak zorundalar.
Zira kritik süreçlerde, bu "gazetecileri" takip ederek
kararlar alan, siyasi güzergâhlarını belirleyen
okurlar eminim ki kendilerini
fena halde kandırılmış hissediyorlar. Ne kadar
keklendiklerini bilmek onların da hakkı.