Bu sene de göstere göstere geldi 29 Ekim...
Önce apar topar bir Atatürk kitabı yazma yarışı başladı.
Çünkü emek aslanın ağzındaydı. Zira memlekette gazeteler bile kâğıt bulmakta zorlanıyordu. Erken kalkıp soluğu matbaada alanın Atatürk kitabı basılacaktı...
İpi önce göğüsledi diye, Vahdettin'in hatıratının yalan olduğunu bile bilmeyen adamların yazdığı Atatürk kitaplarını Migros kasalarındaki tıraş bıçaklarının yanına dizdiler.
Yetmedi, Tarih kitabı olduğu halde içinde tek bir dip not bile olmayan ve 39.90'dan satılan bu kitapları her Atatürkçü'nün edinmesi gerektiği fetvasını verdiler. Hatta hatta müfredata alınıp okullarda okutulmalıydı bu şaheserler!
Ardından Danıştay'ın aylar öncesinde aldığı Andımız kararını Cumhuriyet Bayramı öncesinde açıklayıp kazanın altındaki ateşi harlattılar.
Şimdi de yapılmasın diye seçilmiş hükümete ültimatom veren dinozorların yeni havalimanına isim önerisini dinliyoruz.
***
Peki,
nedir Atatürk'le alıp vermedikleri? Niçin eldivenden
merdivene her güncel tartışmayı
Atatürk üzerinden yürütüyorlar?
Atatürk'ü çok sevdikleri için mi?
Sanmıyorum. Zira sözünü ettiğimiz takıntı böyle duygusal bir zeminde gelişseydi,
Atatürk'ü bu kadar eğip bükmezlerdi... Onu olmadığı gibi göstermeye çalışmazlardı... Destekledikleri askeri darbelere, kirli ittifaklara, gazete ve kitap satışlarına, program reytinglerine
Atatürk'ü alet etmeye kalkmazlardı...
Mustafa Kemal'i ve icraatlarını dönemin kendi gerçekliği içinde değerlendiren tarihçileri, gazetecileri "Atatürk düşmanı" ilan etmezlerdi.
Baksanıza,
İlber Ortaylı gibi deha seviyesinde bir tarihçiye bile Atatürk'ün
Samsun'a çıkmasını stratejik olarak doğru bulmadığını söylediği için günlerdir saldırıyorlar.
***
Evet, sorunun cevabı belli.
Çetin Altan'ın "
Hazineden geçinmeli" dediği liyakatsizler
gibi bunlar da "
Atatürk'ten geçinmeliler..."
Ya da
Yaşar Nuri Öztürk'ün
"
Allah'la aldatanlar" diye
tarif ettiği din simsarları gibi,
"
Atatürk'le aldatanlar."
Ama devirleri bitti!
Çünkü bu halk
Atatürk'ün vefatının hemen ardından başlayan istismarda kendine biçilen
rolün ne kadar
kof olduğunu gördü. Bu suni tartışmanın
yalnızca Atatürk'ten geçinenlere
yaradığını anladı.
Atatürk'le aldatanların
simetrisindeki birkaç takıntılı dışında
kimsenin
Cumhuriyet
devriminin önderiyle,
Türkiye'nin
kurucu lideriyle bir sorunu yok.
Niye olsun!
Bırakın bağırıp çağırsınlar.
Siz
95'inci yılını,
Ankara'daki sıkıcı resepsiyonlar yerine
dev bir eserin, dünyanın en büyük havalimanlarından birinin açılışında kutlayacak olan
Cumhuriyetimizle gurur duyun.
Çünkü övünmek, çalışmak, güvenmek böyle olur.
Kutlu olsun.