Çok olmadı. Ekim başıydı... Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ABD öncülüğünde toplanıp "Suriye'nin geleceğini" konuşacak "small gruba" Türkiye'nin dahil edilmemesini eleştirmişti.
Cumhurbaşkanı ABD'nin, Mısır, Suudi Arabistan, İngiltere, Ürdün, Almanya ve Fransa'dan oluşan grubuna karşılık, "Biz de toplarız bizimkinin adı da 'smaller' olur" demişti.
Erdoğan ekim bitmeden dediğini yaptı. Dün Boğaz'a nazır Vahdettin Köşkü'nde ABD'ninkinden daha dar ancak daha ağır bir masa kurdu. Rusya, Almanya ve Fransa'yı ağırladı.
Dörtlü zirveden yansıyan Boğaz manzaralı harika karelere, liderlerin gülümseyişlerinden etrafa saçılan özgüvene bakarken, hafızamı biraz geriye sarıp Suriye sürecini düşündüm... Bütün olan biteni.
Çünkü dışarıda "geleceği" için toplanılan Suriye bugün artık sadece kâğıt üstünde bir devlet!
***
Komşumuzun 185 bin kilometre karesinin her yanında
ayrı bir otorite, devlet var. Devletleşmeye çalışan terör örgütleri,
7 düvelin askeri, çok değil henüz 7-8 yıl önce bir düzen içinde yaşayan
Suriye'de cirit atıyor.
Evet, oyun büyüktü!
Suriye'nin kuzeyinde, enerji ve geçiş coğrafyasını manipüle edecek
bir PKK devleti kurma projesinin startı çoktan verilmişti...
Türkiye'nin, güney sınırına denk gelen bu terör devletine
müsaade etmesi düşünülemezdi...
ABD'nin, en sıkı müttefiki Suriye'de kalkışacağı bu
cerrahi operasyona karşı şüphesiz
Rusya'nın da bir hamlesi olacaktı.
İsrail'in, yeni doğalgaz yatakları keşfedilen Akdeniz'deki pozisyonun- dan ötürü Suriye sorununa kayıtsız kalmaması, doğal olarak
İran'ı da ülkeye çekecekti...
Enerji coğrafyasının, ABD bir güç olarak belirmeden
önceki sömürgecileri olan
Avrupa'yı da unutmayalım elbette.
Plan, bugüne değin öngörüldüğü gibi işledi işte.
***
Suriye'ye bundan sonra ne olacağını, bölgeyi ve
dünya siyasetini domine eden yukarıda saydığım ülkelerin
diplomasi performansları belirleyecek.
Ama yine de çizdiğim bu tablo elbette Esad'ın hazin kaderinde sürüklenen biçare olduğu anlamına gelmiyor.
Ülkesinde bu gidişata, iç savaşa zemin hazırlayacak koşulları
bizzat kendi eliyle yarattı. Uyarıları, tavsiyeleri dinlemeyip
sandığı halkın önüne koyma cesareti gösteremediği için hem içeride hem dışarıda meşruiyetini tartışma konusu yaptı. Ardından zaten bir
mafya devleti şeklinde örgütlenmiş olan
Baas rejiminin zincirlerini çözdü. Zulmetti, kan akıttı...
Acaba şu an
30-35 bin metrekarelik bir alanda devletini
yönettiğini sanırken ne kadar
huzurludur? Ülkesinin geleceğinin
konuşulduğu bu küçüklü büyüklü
zirveleri izlerken ne düşünüyordur?
Peki ya, dünyanın dört bir yanına dağılmış zavallı Suriyeliler?
Yok, canım
ne ders çıkartması!
Onun zamanı çoktan geçti artık.