Askeri harcamaları, tüm ülkelerin bu işe ayırdığı bütçeden fazla olan ABD, İkinci Dünya Savaşı'ndan beri dünyayı işgal ediyor. Sürekli sefer halinde olan ABD'nin şu an itibariyle 150 ülkede 1000'e yakın üssü var. Yani tüm dünyadaki askeri üslerin yüzde 95'ine sahip.
ABD'nin bu dış karakollarında yaklaşık 350 bin asker görev yapıyor. Deklare etmedikleri "elemanları" da hesaba katarsak tablonun vahameti daha da artıyor.
Düşünün... Sadece, bağımsız ve egemen bir devlet olma iddiasındaki Almanya'da 52 bin ABD askerinin varlığından söz ediliyor.
Ülkelerin olası bir kriz anında, Truva Atı gibi içlerine aldıkları bu askeri güç tarafından açıkça işgal edilmesi çok da zor olmasa gerek. İç siyaseti baskılayacakları ise kesin.
Türkiye'deki ABD askeri sayısının 2000 civarında olduğu belirtiliyor.
Bu yabancı askerler, Rusya'ya, İran'a ve enerji coğrafyasına komşu olan Türkiye'nin en stratejik yerlerine konumlandırmış 15 üste görev yapıyorlar.
Türkiye'de 15 Temmuz darbe girişimi sonrası FETÖ'cü askerlerin sığındığı bu üsler, dünyada da uyuşturucu trafiğinden tutun da silah kaçakçılığına kadar birçok yasa dışı işle de ilişkilendiriliyor.
***
Türkiye, 70'lerde
kapatmanın bedelini 12 Eylül darbesiyle ödediği
bu üsleri o gün bugündür ciddi
olarak tartışma konusu yapmadı.
Ancak ABD, iktisadi egemenliğini borçlu olduğu bu gerçek gücün
Türkiye'deki varlığının sorgulanacağını biliyor.
İşlevsel egemenlik sembollerini kaybetmek için de teröre destek
vermekten tutun da darbe girişimlerine
kadar her yolu deniyor.
Son olarak, ABD'de malvarlığı olmayan iki bakanımızın mal varlıklarına el koyma kararları da kendileri için
kötü olan bu gidişata bir dur demek için!
***
Kimilerimiz özellikle ekonomiye dair konular konuşurken bu gerçekler de dile getirilince "
Düşman düşmanlığını yapıyor, biz ne yapacağız onu söyleyin" diyorlar.
Haklılar. Soru da üzerine kafa yormamız gereken sorunumuz da budur.
Bu koşullarda Türkiye nasıl
müreffeh bir şekilde var olabilir?
Ne var ki çözüme, Türkiye'yi yönetmek üzere parlamentoya giren "solcu" vekillerin bir
ABD saldırısı karşısında sevincini
"GOL" diye ifade ettiği bir atmosferde ulaşılamayacağı da ortada.
Birlik ve beraberlik demiyorum,
akıl ve mantıktan bahsediyorum.
Muhalefet demişken... Az önce
CHP'li
Gaye Usluer, seçimli kurultay için yeterli olan
630 imzayı Genel Merkez'e ilettiklerini söyledi.
Umarız 15 Temmuz'da olduğu gibi
ABD darbelerine "kontrollü" deyip
destek veren mevcut yönetimin yerine
yurtsever bir kadro gelir... Türkiye, ulusal güvenliği ve
bağımsızlığı öncüleyen daha
akılcı ve etkili bir muhalefete kavuşur.
Bakın o zaman, okyanus ötesinden içimize özenle yerleştirilmiş
askeri ve siyasi tüm üsleri üst üste koyup sahibine nasıl iade ediyoruz!