16 yıl seçimle iş başında kalmayı başaran tek Türk lider olan Tayyip Erdoğan'ın başarısı bir mucize değil.
Bu başarı hikâyesinde, siyaset bilimi açısından da bir karşılığı olan, Erdoğan'ın karizmatik kişiliğinin çok payı var elbette. Çünkü diplomasi de dahil, siyasetin pek çok kulvarında öyle anlar geliyor ki, başarının yegâne şartı siyasetçinin "kişiliği" oluveriyor.
Ancak sözünü ettiğimiz kariyerin asıl mimarı Erdoğan'ın rasyonel siyaseti ve gerçekçiliği.
Erdoğan sahayı en düzenli şekilde izleyen siyasetçi. Seçim öncesi anketlerde mahalle baskısından korktuğu için CHP'yi yüksek gösterdiğini söyleyen "araştırmacının" sözleriyle ifade edersek... Muhalefet liderlerinin aksine, oyunun düşük çıktığı anketleri özellikle merak eden bir lider.
Böylece pohpohlamalara prim vermeden gerçek gücünü ölçüyor. Hiçbir komplekse kapılmadan, halkın talep ve beklentilerine göre çözümler üretebiliyor.
Ondan sonra gelsin, Muharrem İnce'nin en ustaca okuduğu o "şiir":
"Çıkmışsın yenmiş,
Çıkmışsın yenmiş,
Yenmiş de yenmiş..."
***
Bu gerçek bir süredir muhalefet tarafından da fark edilmişe benziyor.
Ne güzel. Seviniyoruz. Keşke, bu seçimde de
zekâsını kanıtlayan iktidarımız karşısında daha
akıllı bir muhalefetimiz olsa. Sonuçta tüm seçmenler kazansa.
Ne var ki hep temenni hep temenni...
Zira bakıyorum, ne muhalefetteki siyasilerde bir ışık var... Ne de onlara TV ekranlarından, gazete köşelerinden akıl veren
yandaş gazetecilerinde, siyaset bilimcilerinde...
10 milyon farka rağmen, hâlâ aynı nakaratı okuyorlar...
16'ncı yılındaki iktidar karşısında aldıkları 13'üncü hezimeti de, "sandıkların üstüne oturulmamasına" bağlıyorlar.
Başka bir analizleri yok.
Hal bu olunca da "
nihai çözümleri," tespitlerine göre
oluyor. Sanki suyun kaldırma
kuvvetini bulmuş gibi,
ekranlardan heyecanla haykırıyorlar:
"
Eureka, eureka! Bir daha ki seçimde sandıkları korursak
zafer kesin!" Böyle tespite, böyle çözüm!
***
Ne yazık ki, başta
CHP olmak üzere tüm muhalefetin
etrafı bu simsarlar tarafından
sarılmış durumda...
Seçim sonrası
özür dileme kuyruğuna girenlerin itiraflarını görüyorsunuz
işte. Mahalleden linç yememek, muhalefet
liderlerinin gözünden düşmemek için
aka kara karaya ak demişler.
Hepinize yalan söylemişler.
Ne yazık ki, liderler de,
seçmenin rasyonel saiklerle kendisine yönetici
seçemeyeceğini düşünen bu jakobenlerin
kılavuzluğundan memnunlar.
Zira
eksikliklerini gösterecek fotoğrafların, ölçümlerin, eleştirilerin
kendi faydalarına olduğunu anlayacak
kadar
kişilik sahibi değiller. Evet, keşke muhalefette bir uyanış olsa ama Bülent
Ortaçgil'in o güzel şarkısında dediği gibi ne yazık ki:
Bu iş zor, çok zor Yonca
Çünkü insanlar günler boyunca
Hiç soru sormadan durur...