3 yıl önce bugün Çağlayan Adliyesi'nde görevli Savcı Mehmet Selim Kiraz teröristler tarafından odasında rehin alındı ve katledildi.
Teröristler, Gezi eylemlerinde hayatını kaybeden "Berkin Elvan için adalet" sloganıyla, bu eylemi niçin düzenlediklerini açıklıyordu.
Ancak gariptir, Savcı Kiraz da tam olarak bunun için, davayı derinleştirmek üzere çalışıyordu.
Öldürülmeden hemen önce de Elvan davasında, o bölgede görevli 21 polisin kimlik bilgilerine ulaşmıştı.
Anlaşılan o ki tetikçileri gönderenler soruşturmanın "istenmeyen yerlere" uzanmasından ya da "kullanmayacakları bir sonuca" ulaşmasından korkuyorlardı.
Yoksa soruşturmayı yürüten savcıyı öldürmenin, o soruşturmada hakkı aranana ne gibi bir fayda sağlaması beklenir ki?
Kuşkusuz tetikçilerin kullanıldığı bu vahşi cinayetle verilen tek mesaj bağımsız yargıya değildi...
Asıl parmak sallanan, her terör eyleminde olduğu gibi kitlelerdi... Birkaç ay sonra Türkiye için dönüm noktası olan 7 Haziran seçimlerine gidecek olan Türk halkıydı.
Diyorlardı ki; "Eğer sandıklardan yine Ak Parti, yani Erdoğan çıkarsa Savcı Kiraz'ın başına dayanan o silah başkalarına da çekilir, Türkiye'de huzur nedir, güven nedir unutursunuz.
Çocuklarınızı sokağa bile çıkartamazsınız!"
***
Tabii ki her işi eline silah almış tetikçiler yapacak değildi. Onların görevi sadece ölmek öldürmekti.
Sonrasına "medya", "gazeteci" dediğimiz,
eline silah almışlar bakacaktı...
Yılların Hürriyet'i gazetecilik ilkelerini çiğneyerek, ilk sayfadan
örgütün propaganda için servis ettiği o fotoğrafı basacaktı mesela. Evet, savcımızın, örgütün logoları önünde ağzı kapatılıp kafasına silah dayanmış o fotoğrafından bahsediyorum.
Yine yılların Cumhuriyet'ine düşense, bu
vahşeti meşrulaştırmak ve hatta şirinleştirmekti. Bizler tıpkı
Doğan Öz gibi, tek suçu görevini yapmak olan dürüst ve nitelikli bir savcımızın katledilmesine üzülürken, gazete katillere ağıt yakıyordu...
Cumhuriyet'in, eylem sırasında teröristlerle yapıldığını (artık nasıl oluyorsa) söylediği röportajı ve seçilen başlık yıllar geçse de unutulacak cinsten değil:
"
Bu eylem mecbur bırakıldığımız yöntem..."
***
Evet, teröristin vahşiliğinden, acımasızlığından yakınmak anlamsız... Yüzyıllardır işi, işlevi bu olan iradesiz robotlardan bahsediyoruz.
Ama
gazetecilik gibi saygın sıfatlar arkasında
terörü araçsallaştırmaya çalışanlarla aynı havayı solumaktan utanç duyuyoruz.
Zira onlar,
açık hava konserlerinde müziğin ritmine kapılmış gençlere, sorsanız karıncayı incitmeyecek kimselere
Savcı Kiraz'ın katillerini alkışlatan karanlığın mimarlarıdır.
Ruhun şad olsun
Mehmet Selim Kiraz; minnettarız.