Öğlene doğru, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun Menbiç'le ilgili açıklamaları ajanslara son dakika olarak düştü.
"ABD ile Fırat'ın batısı için mutabık kaldık" diyen Çavuşoğlu, yol haritasının ise 19 Mart'ta ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson'la yapacağı görüşmede şekilleneceğini söylüyordu.
Tam bu gelişme yorumlanırken, Twitter'ın başına oturan ABD Başkanı Donald Trump yine dünyayı trolledi!
Başkan sadece Suriye'de değil, tüm bölgede ve hatta doğu Avrupa'da dengeleri değiştirecek kararını resmi gazetesi Twitter'dan duyurdu:
Evet, Afrika seyahatini sürdüren Dışişleri Bakanı Tillerson'u görevden alıp yerine CIA Başkanı Mike Pompeo'yu atadığını açıkladı...
Dün sosyal medyada herkes, bir ABD Başkanı'nın seyahatteki Dışişleri Bakanı'nı Twitter'dan görevden alıp yerine CIA Direktörünü atamasını "beklenilen bir gelişme" diyerek yorumluyordu. Meğer bu yaşananları önceden söylemeyen de kalmamış...
Sanırım tek şaşıran benim, belki bir de siz...
O halde gelin, bu gelişme ne gibi sonuçlara yol açabilir, biraz kafa yoralım.
***
Birincisi, dünkü atamalarla birlikte artık ABD'de de
ekonomi dışında her yer askerlere teslim edilmiş durumda.
Ee
ekonomide de aslan payı silah sanayiinde olduğu
için hali hazırdaki karışık
coğrafyalara yenilerinin
eklenmesini bekleyebiliriz.
İflah olmaz bir savaşçı ve
oryantalist olmasının yanı
sıra
silah ve petrol sanayii deneyimi de olan çiçeği
burnunda Dışişleri Bakanı
Pompeo da kuşkusuz elinden
geleni yapacaktır.
Üstelik Trump'ın
Beyaz Saray'ını kuşatmak için aralarında da iktidar mücadelesi veren
"derin devlet koalisyonu" artık daha uyumlu olacak.
Zira Trol Başkan dün,
CIA'nın başına da Pompeo'nun yardımcısı
Gina Haspel'i atadı.
Yani artık
daha senkronize olan Pentagon ve CIA, silah sanayii ile tam uyum içinde
mazlum halkların hayatını
kaydırmak için daha uyumlu
bir performans sergileyecekler.
***
Bizi ilgilendirense,
Afrin'in ardından Menbiç hedefini
ortaya koyan hükümetin nasıl
bir
taktiğe geçiş yapacağı.
Zira yazının başında da belirttiğimiz gibi,
Ankara düne kadar, Tillerson yönetimindeki görece daha
uyumlu ve daha
az şahin bir
ABD dış politika güzergâhıyla muhataptı.
Şimdi ise
15 Temmuz'da FETÖ'cü darbecilere
"modernist" muamelesi
yapıp destek çıkan bir
faşistle uğraşacak.
Umudumuzu artıransa
Türkiye'nin artık içerideki bir takım tezviratlara aldırmadan bu
bir twit hızında değişen küresel dış politikaya göre oynaması...
Dönemsel müttefiklik ya da karşıtlık ilişkilerini,
soğuk savaş döneminde
donup kalan ve
hâlâ 5-10 yıllık stratejiler talep edenlere
göre şekillendirmemesi.
Tabii bu yeni dengenin Trump'ın yeni bir twitiyle değişebileceği ihtimalini de göz önünde bulundurmak şart.
Zira eski bir televizyoncu olan Trump, bildiğiniz üzere reytingin piri!