Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Fransa temasları, bir yandan "Doğu'yla" ilişkilerini sıklaştıran Türkiye'nin yeni dönemde Batı'yı da ihmal etmeyeceğinin resmiydi.
Ancak Erdoğan'ın, bazılarını izleme fırsatı bulduğum, yabancı liderlerle temaslarındaki hali tavrı da en az içerik kadar ilgimi çekiyor.
Rahatlıkla söyleyebilirim ki, gençlerle kurduğu iletişim, yaşıtlarıyla diyaloğundan çok daha pozitif. Üstelik politik somut durum hangi durum- da olursa olsun...
Örneğin 21 Aralık 1977 doğumlu Macron'u sevdiği, samimi bulduğu yüzünden okunuyordu Cumhurbaşkanının.
28 Temmuz 1974'te doğan Yunanistan Başbakanı Cipras'ı da...
25 Aralık 1971'li Kanada Başbakanı Trudeau'yu da...
Hatta iddia ediyorum, 27 Ağustos 1986 yılında doğan ve genç olduğu kadar faşist de olan Avusturya Başbakanı Kurz'a eğer yaşıtı olsa daha "sert yapardı!"
***
BİR "YALAN" ANCAK BU KADAR DOĞRU OLUR
Dün Fenerbahçe'nin unutulmaz futbolcularından Oğuz Çetin 'in bir panelde Fatih Terim'e "imparator" denilmesi üzerine söyledikleri çok konuşuldu:
"İmparator mu? İmparator dediğiniz kişi topluma örnek olması gereken kişilerdir. Birine kafa atıp, mekân basıp, ağzından küfür eksik olmayan insanlara farklı bir şekilde ifadede bulunmalıyız!"
Ünlü futbolcu öğle saatlerinde bir gazeteye yaptığı açıklamadaysa sözlerine açıklık getirdi.
"Mekân basıp, ağzından küfür eksik olmayan insanlar" ifadelerinin kendisine ait olmadığını söyledi. Ancak Terim'in yaşadığı "bir takım olayları" tasvip etmediğini de ekledi.
Yani hakkındaki haberi "kısmen yalanladı."
Ama siz söyleyin Allah aşkına, Oğuz ister Terim'i ister başkasını kastetsin, söyledikleri doğru değil mi?
Bu arada Terim ile uzun yıllar çalışan ve yöneticilik alanında en önemli başarılarını da onunla yaşayan Oğuz "iyi biriktirmiş" ama değil mi?
***
BALONA RÖVEŞATA GOL OLDU!
Balona röveşata atan o genç desem hepiniz tanırsınız. Epeyce gündemde tuttuk kendisini.
Evet, iki eli cebinde kaldırımda avarelik edip yürürken önüne çıkan bir balonu havalandırıp röveşata atmaya kalkan 24 yaşındaki Gülbey Türkücü'den bahsediyorum.
Güvenlik kameralarına yansıyan o denemesi başarısız olmuştu Gülbey'in.
Ayakkabısı bir tarafa balon başka bir tarafa savrulmuştu...
Ama röveşata denemesi sırasında yere kapaklanan Gülbey'in hiç aldırmadan yerden kalkmasını... Ayakkabısını ayağına, ellerini de tekrar ceplerine sokup yürümeye devam etmesini... Kayıtsızlığını hepimiz çok sevdik.
Çünkü belli ki dertliydi genç adam, her halinden anlaşıldığı üzere. Ama neşesini kaybetmeyen tiplerdendi...
Sanki "Asri Zamanların" sevimli serserisi Şarlo gibi, "Gülümse, umudunu kaybetme, başaracağız" diyordu haliyle tavrıyla hepimize.
Dün, modern Şarlomuzdan iyi bir haber geldi. Elbistan Spor Kulübü Gülbey'i kadrosuna almış.
Harika...
Enseyi karartmayın!