Yazıyı yazdığım saatlerde televizyondan Erdoğan- Trump zirvesinin ayrıntılarını izliyorum.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ziyareti öncesi PKK-YPG desteğini onaylayarak masadaki pazarlık maddelerini lehine genişleten Trump bambaşka bir portre çiziyor.
ABD Başkanı kameralar karşısında yaptığı ilk açıklamada Türkiye'nin öneminin farkında olduklarının açık işaretlerini verdi:
"Türkiye'yi terörle mücadelede destekliyoruz. Türkiye'yi PKK ve DEAŞ'a karşı destekliyoruz.
Türkiye'nin istediği silah siparişleri için çalışacağız. Türkiye ile ilişkimizi hiç kimse yenemeyecektir!" Trump'ın ardından söz alan Erdoğan'ın şu sözleri de Türkiye'nin kararlılığının, görüşmeler öncesi tüm dünyaya ilan edilmesi anlamına geliyordu:
"Stratejik ortaklık seviyesindeki ilişkileri ele aldık. PYD/YPG'nin muhatap alınması uluslararası mutabakata uygun değil.
FETÖ elebaşı Gülen'in iadesi için beklentimizi ifade ettik. DEAŞ başta olmak üzere bölgemizdeki tüm terör örgütlerine karşı müşterek bir dayanışma ortaya koymamız büyük önem ifade etmektedir. Ortak geleceğimizi tehdit eden terör örgütlerine karşı ayrım yapmadan mücadelede kararlıyız!" İki devlet başkanının ve heyetlerin temaslarının ardından mutabakata varılan somut maddelerin üzerinde daha uzun süre konuşacağız.
Ancak dışarıda dik duran Türkiye'nin şimdiden ilk raundu kazandığını söyleyebiliriz.
Gazeteden baskı için arayan arkadaşları daha fazla bekletmeyeyim.
***
Devlet Bey bildiğiniz gibi
Cumhurbaşkanı'nın Trump'la görüşmesine sayılı saatler kala gözler, partilerin TBMM'deki grubundaydı.
ABD kaynakları da mutlaka, muhatapları Erdoğan'ın içerideki desteğine dair fikir edinmek için bu toplantıları yakından izlemişlerdir.
Ve sakızı (bildiğimiz çiklet) yüksek katma değer yaratan bir ürün olarak gören Kılıçdaroğlu'nun ya da diğer partinin, Türkiye'nin yanında durmasını beklemedikleri için MHP'ye dikkat kesildikleri de kesin.
Devlet Bey de sağ olsun "onlara" istediğini vermedi ama dosta düşmana yurtseverlik dersi verdi:
"Türkiye derme çatma bir ülke değildir. Eğer ABD ile ittifak kopma noktasına gelirse, başımızın çaresine bakmak doğal bir tercihtir... Sayın Cumhurbaşkanı'nın yalnız olmadığını bu kürsüden duyuruyorum!"
***
Eli havada kalan Merkel bozulmuş mudur?
Erdoğan'ın ziyareti öncesi Almanya Başkanı Merkel ile telefonda görüşen Trump, Erdoğan için "Harika bir adam" tanımlamasını kullanmış. Merkel ise "ama bana Nazi dedi" diye şikâyette bulunmuş (Hürriyet).
Bayan şansölye dün, bir süre önce kameraların ısrarına rağmen elini sıkmayan Trump'ın Erdoğan'la samimi tokalaşmasını ve jestlerini görünce acaba ne hissetmiştir dersiniz?
***
Neyse ki aNews var!
Lafı uzatmayacağım. Türkiye Cumhurbaşkanı ile ABD'nin tüm dünya politikasına yön veren yeni Başkanı ilk kez görüşüyor...
Trump Beyaz Saray'ın kapısına çıkmış, Erdoğan'ı bekliyor...
Derken ikili samimi şekilde tokalaşıyorlar ve görüşmek üzere içeriye giriyorlar.
Tarihi anlar... Ve ülkenin resmi televizyonunun dünyaya açıldığı söylenen İngilizce kanalı TRT World, Sharapova özel yayınında!
Gözlerime inanamayıp logoya tekrar tekrar baktım yanılıyorumdur diye.
Ama ne yazık ki yanılmamıştım.
Ne diyeyim... Böyle haberciliğe şapka çıkartılır! Neyse ki henüz birkaç hafta önce yayına başlayan İngilizce haber kanalı aNews var.
Dün de layığıyla bu tarihi zirveden, dünya üzerindeki milyonlarca insanı haberdar etti. Tüm ekip arkadaşlarımızı tebrik ediyorum.