Türkiye'nin geleceğini dert edenlerin birinci gündemi, içerideki zırvalıklar değil, Cumhurbaşkanının Trump'la yapacağı zirve!
Çünkü Obama yönetimini bölgede PKK-YPG ile çalışmaya ikna eden Pentagon aynı politikayı yeni Başkan Trump'a da dayatıyor.
Bu da küresel muktedirlerin Türkiye sınırında tampon bir PKK-YPG devleti kurulması planlarının ilerlemesi tehlikesini barındırıyor.
Peki, Ankara, Pentagon ve sahada görev yapan Centcom tarafından enforme edilen Trump'ı seçim öncesi pozisyonuna nasıl getirebilir?
Koltuğa oturmadan söylediği gibi, Suriye'de terörist yapılarla ABD'nin adını yan yana getirme hatasından vazgeçirebilir?
Kimileri, her şeyin bittiğini dolayısıyla Ankara'nın bir an önce PYD ve YPG ile ilişkileri normalleştirilme aşamasına geçmesi gerektiğini söylüyor.
Eskinin teslimiyetçi refleksleriyle hareket etmeye mecbur bu diplomatiklere bakmayın siz.
Ortada biten bir şey yok!
Aksine;
Türkiye, içerideki askeri ve sivil vesayet prangalarından kurtulup ABD'nin, NATO'nun ya da üçüncü ülkelerin değil kendi çıkarlarını gözetme perspektifine yeni başladı.
Ancak burada dikkat edilmesi gereken ABD'de işlerin, moral söylemlerin öne çıktığı Türkiye'nin aksine daha rasyonel bir zeminde cereyan ettiği.
Yani "teröristler ne kadar terörist. Desteklediğiniz teröristler bizim canımızı yaktı" diyerek ne Trump'ı ne de onu kafesleyenleri ikna etmek mümkün.
Çünkü adamlar bizim değil kendilerinin çıkarına bakıyor.
Terörist ya da değil, kullandıkları aracın maliyetiyle ve getirisiyle ilgileniyor.
Dolayısıyla Trump'ı ve diğer muhatapları ikna etmenin tek yolu karşılarına daha ikna edici bir maliyetle çıkmak.
Denklem basit, Türkiye DEAŞ'la mücadelede ve Suriye'nin yeniden şekillendirilmesinde, PKK-PYD'nin yaptığı neyi yapamaz?
Bu teknik sorunun yanıtı anlatılabilirse...
Ne Trump ne de çıkarları için çalışan ABD müesses nizamı, elinde 50 senelik müttefiklik ilişkileri, üsler ve meşruiyet kartı olan Türkiye'yi, 9/11'de ABD'yi vuran teröristlerin seküler versiyonu PKKPYD'ye tercih edemez.
Bu arada Birleşik Krallık 'tan gelen "Rakka'da YPG ile işbirliği kabul edilemez" açıklaması da uluslararası alanda öne çıkartılması gereken bir fırsat.
Kısacası biz elimizden geleni yapacağız.
Ama olmuyorsa da Cumhurbaşkanı'nın dediği gibi "bir gece ansızın gelebileceğimizi" dosta düşmana gösterdik.
Yolumuza devam ederiz.
***
Trump'ı satın mı aldılar?
Suriye politikasındaki çarkından ötürü Trump'daki değişimi konuşan yalnızca bizler değiliz.
ABD televizyonları da sabah akşam bu soru üzerine kafa yoruyorlar.
Ülkede üzerinde durulan ilginç tezlerden birisi ise Trump Rothschild ailesi tarafından satın alındığı iddiası.
Teoriye göre, seçim öncesi müesses nizamın çarklarına çomak sokacağını söyleyen Trump 40 milyar dolara küresel muktedirlere teslim oldu!
Dünyaya bilanço penceresinden bakması doğal olan bir işadamının kolay kolay reddetmeyeceği bir teklif değil?
Tabii ki komplo teorilerinin söylediği gibi kendisine böyle bir teklif yapıldıysa.
Bilemiyoruz.
Ama yakın zamana kadar komplo teorisi diye küçümsediğimiz pek çok şeyin gerçek olduğuna şahit olduğumuz için peşinen yabana da atamayız değil mi?
***
Yürek dayanmaz!
Anneler Günü etkinliği için yola çıkan bir midibüs dün Muğla- Antalya karayolunda kaza yaptı. Olayda aynı mahalleden çoğunluğu kadın ve çocuk 24 kişi hayatını kaybetti.
24 can, aile, dünya...
Başımız sağ olsun.