Kemal Kılıçdaroğlu'nun "16 Nisan'da mutlaka hayır demeliyiz" dediği 18 maddelik referandum metnini okumadığının ortaya çıkması çeşitli veçheleriyle tartışılmaya devam ediyor.
Biliyorum, Kemal Bey'in kendi sesinden dinlemeniz kadar tat vermez. İsteyenler Google'a "Kılıçdaroğlu gaf" yazınca karşılarına çıkan playlist'ten son eserini de dinleyebilirler. Ama biz radyodaki konuşmasını bir kez daha hatırlayalım:
"Yeni modeli kurduk, halk seçti cumhurbaşkanını. Başbakan da başkası oldu. Cumhurbaşkanı başka bir partinin başkanı, Başbakan ayrı bir partinin başkanı. Asıl kavga o zaman çıkacak. Niye bunu söylemiyorlar millete! Neden bu anlatılmıyor millete!"
Kendinize gelebildiyseniz devam edelim.
Evet, gördüğünüz gibi Kılıçdaroğlu hiçbir "doğru anlaşılmaya" fırsat vermeyecek netlikte konuşmuş yine.
Kimileri ülkenin ana muhalefet liderinin referandumda evet çıkarsa başbakanlıkla cumhurbaşkanlığının birleşeceğini bilmemesini gaf olarak yorumluyor.
Bu skandala "gaf" diyenlerin saf olduğunu iddia edenlerse "Kemal Bey'in gerçekliği bu" diyorlar, "Ortada bir hata falan yok. Ne biliyorsa onu söyledi."
Ama bence Kemal Bey'e yine çok yükleniliyor, arada yine o eziliyor.
Kendisi de açıkladı, "Ben başka bir şey söylemek istemiştim, ama öyle söylemişim işte" şeklinde izah etti durumu.
Belli ki adamcağızı sabahın köründe uyandırıp sokmuşlar bir radyo karavanına... Kulağına da takmışlar en büyüğünden kulaklığı... Başlamışlar en zor yerden, "Hangi gerekçeyle hayır diyeceksiniz" diye sormaya.
Muhtemelen radyo deyince aklına şarkı, türkü gelen Kemal Bey de "Sorsalar sorsalar Atatürk'ün sevdiği şarkılardan sorarlar, onu da ezberlemiştim zaten" deyip hazırlanmadan çıkmış programa.
Zaten Kemal Bey'in konuşmasının "Niye bunu söylemiyorlar millete, neden anlatılamıyor" bölümünde sesinin titremesinden de uyku mahmuru olduğu rahatça anlaşılıyor.
Kaldı ki kendisi, kan dökmeden geçiremezler dediği metni okumak zorunda da değil.
Metin de öyle kısa bir şey değil üstelik...
Üşenmedim, yeni anayasayı en iyi bilen isme, Cumhurbaşkanlığı Baş Danışmanı Mehmet Uçum'a Ordu'da telefonla ulaştım.
"Sayın danışman, kaç sayfa tutar metnin Kemal Bey'in anlayabileceği bir özeti" dedim.
Uzatmadan yanıtladı Uçum:
"Uğraşırsak bir buçuk A4 kâğıdına sığdırabiliriz."
Evet fazla...
Aman canım ne gam... Kemal Bey'in, ne sorulsa "çalışıyorlar" dediği arkadaşları var; nasıl olsa "yönetiliyor" parti.
Daha da önemlisi, Kemal Bey'in seçilme ihtimali var diye, referandumda hayır oyu verecek sadık seçmenleri bile var...
Yani seviliyor Kemal Bey.
Sevilmese, göreve geldiği 7 yılda 6 seçim kaybederek combo yapan böyle bir yönetici ana muhalefet partimizi uyku mahmuru yönetebilir miydi?
Sahi Kemal Bey, eğer 16 Nisan'da halk evet derse 2019'da Erdoğan'ın karşısına Cumhurbaşkanı adayı olarak çıkmak gibi bir vizyonunuz var mı?
Yoksa siz hâlâ cumhurbaşkanlığı sisteminde olmayan başbakanlık makamını mı hedefliyorsunuz?
Bilmiyorum ki kimin ahını aldık?