Partinin kurucusu ve "fiili" lideri konumundaki Cumhurbaşkanı Erdoğan'la aralarındaki fikir ayrılıkları kamuoyuna fazla yansımadığı için Davutoğlu'nun istifası şaşkınlıkla karşılandı.
Oysa bu sürece giden yolun taşları çok önceden döşenmeye başlandı. Başbakan, HDP milletvekilleriyle yapılan Dolmabahçe görüşmesi, Çözüm Süreci, ekonomi politikaları, AB ile ilişkiler gibi birkaç konuda Cumhurbaşkanı ile ayrı düşmüştü.
Son olarak da 29 Nisan'da Ak Parti'nin 50 kişiden oluşan yönetim organı MKYK'da, 47 üyenin kararıyla Davutoğlu'nun hayati yetkileri elinden alındı. Partinin en yetkili karar organının sergilediği bu ezici iradenin ardından bir genel başkan ne yapması gerekiyorsa Davutoğlu da onu yaptı. Şık ve nazik bir şekilde...
Dün Cumhurbaşkanı Erdoğan da Başbakana aynı nezaketle teşekkür etti: "Ben de huzurlarınızda daha önce başdanışmanım olarak, Dışişleri Bakanım olarak uzun yıllar birlikte çalıştığım, 20 aydır da Başbakan olarak bu birlikteliği daha ileriye taşıdığımız Sayın Davutoğlu'na teşekkür ediyorum."
Ak Parti yönetiminin aldığı kararın ardından Davutoğlu'nun sergilediği tutum ve Cumhurbaşkanı'nın tavrı bu denli netken, söylenecek her söz fazla olacaktır.
***
DAVUTOĞLU İLE SON SEYAHATİMİZDE...
Ahmet Davutoğlu'nun yeni Başbakan olduğu günlerdi. Kendisine
Yunanistan ziyaretinde eşlik ediyordum. Dönüş yolundaki röportajımızda uçağa binmeden önce, şimdi
Yunanistan Başbakanı olan Aleksis Çipras'la program dışı görüştüğünü söyledi. Başbakan o günlerde seçime hazırlanan Çipras'a, Ak Parti "
pratiklerini" yakından izlemesini tavsiye etmişti. O pratik, başbakanın ifadesiyle "
sorunsuz geçiş"ti. Cumhurbaşkanlığına seçilen Tayyip Erdoğan, kurucusu olduğu partinin genel başkanlığını ve başbakanlığı bizzat kendi eliyle Davutoğlu'na teslim etmişti.
Aradan aylar geçti. Şimdi Davutoğlu da işte o günlerdeki gibi, "
sorunsuz" aldığı koltuğunu kendi rızasıyla "
sorunsuz" devrediyor.
***
KARİZMATİK LİDERLİK SUÇ MU?
Erdoğan "
markasının" Ak Parti iktidarına katkısını sanırım siyaseti azıcık takip eden ve sosyolojiden anlayan aklı başında birinin inkâr etmesi zor. İşte bu tartışılmaz büyük katkıyı seçim sandıklarında reddetmeyenlerin, MKYK'nın Davutoğlu'nun ifadesiyle "
partinin kurucusu ve efsanevi liderinin" perspektifiyle aldığı kararı darbe olarak nitelemeleri ise tek kelimeyle komik. Neticede kimsenin kafasına silah dayanmadı, ikna ve istişare süreçleri işledi. Aynı şeyi Davutoğlu yapabilir ve çalışma arkadaşlarını ikna edebilirdi. Demokratik siyasetin başka yolu var mı?
***
MUHATABIN KİM OLDUĞUNU ANLADIN MI SCHULZ?
Mültecilerin geri kabulü anlaşmasıyla ilgili çekincelerini açıklayan Cumhurbaşkanı'na basın yoluyla "
Biz Erdoğan'la anlaşmadık, Davutoğlu yönetimindeki hükümetle müzakere ediyoruz" mesajını ileten Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz'a Dışişleri'nce okkalı bir cevap verilmemesi herkesi rahatsız etmişti. Günler sonra hak ettikleri cevap hep olduğu gibi bizzat Cumhurbaşkanı'ndan geldi. "Vize için terörle mücadele yasasını değiştireceksiniz" diyen AB Parlamentosu'na seslenen Erdoğan "Biz yolumuza gidiyoruz, siz de yolunuza gidin. Kiminle anlaşabiliyorsan onunla anlaş" dedi.