Harf oyunlarına rağmen hepimiz gerçeği biliyoruz. KCK Türkiye'de PKK, İran'da PJAK, Suriye'de PYD-YPG adını kullanıyor.
Tüm bu kolların tartışılmaz lideri Abdullah Öcalan. Silahlı güçleri, cephaneleri Kandil tarafından sevk ve organize ediliyor. Hedefleri ve müttefikleri de bir.
Nihayet bu gerçeği, PKK'nın Suriye kolu PYD-YPG'ye silah yardımı da dahil her türlü desteği veren ABD'nin senatosundan bir siyasetçi açıkça dile getirdi.
Silahlı Hizmetler Komitesi'nde senatörlerin sorularını yanıtlayan Savunma Bakanı Ashton Carter ile Senatör Lindsey Graham'in arasında yaşanan diyaloğa bir bakalım:
Graham: PYD'yi ve YPG'yi hiç duydunuz mu?
Carter: Evet.
Graham: Bunlar kimdir?
Carter: Kürt gruplar.
Graham: YPG, PYD'nin silahlı kanadı mı?
Carter: Evet, doğru.
Graham: Raporlar, bunların PKK ile bağlantılı ya da en azından önemli ilişkileri olduğunu belirtiyor. Bu doğru mu?
Carter: Evet.
Graham: PKK Türkiye için terör örgütü.
Carter: PKK yalnızca Türkiye için değil ABD nazarında da terör örgütü...
Graham: Türklerin Suriye'de YPG'yi silahlandırdığımız için bize kızgın olması sizin için şaşırtıcı mı?
Carter: Hayır!
Başka söze gerek var mı?
***
İMAN GÜCÜ DEĞİL ABD GAZI
ABD'nin Türkiye'de ve Ortadoğu'da desteklediği tek terör örgütü kuşkusuz PKK-PYD değil. Asırlardır müttefiki olan Türkiye'de aranan Fethullah Gülen'e ve çete arkadaşlarına kucak açan Başkan Obama geçenlerde de Cemaat'in "Türkçe olimpiyatlarına" kutlama mesajı göndermiş.
Hadi arkasında Suriye de dahil pek çok kara leke bırakan Obama'yı anlıyoruz diyelim. Belki kötü niyetli değil ama basiretsiz.
Peki memleketlerinde kendilerini Müslüman bir grup olarak tanıtan Gülencilerin sosyal medyada ABD'nin sırtlarını tapışlamasını çocukça bir sevinçle duyurmalarına ne buyrulur.
***
BAŞKA ÇARE VAR MI?
Dün bir toplantıda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan batının ve ABD'nin terör konusundaki ikircikli tavrına dikkat çekerek "Öyleyse bu millet kendi göbeğini kendisi kesecektir" dedi.
İkili görüşmelerde Türkiye'nin yüzüne gülüp arkasından dost ve müttefikin ne kadar düşmanı varsa arka çıkanlar karşısında başka şansımız var mı?
***
SEN DE SEVİN, BAK GÜZEL OLUYOR
Türkiye, Çanakkale Savaşı'ndan sonra o dönemdeki ikinci büyük zafer olarak kabul edilen ancak itinayla unutturulan Kut'ül Amare Muharebesini tartışmaya devam ediyor.
Açık konuşalım, bu savaşa dair asgari ve tarihi argümanlar hava da uçuşuyor ama kimsenin derdi bir şeyleri anlamak değil.
Tek maksat var o da yer aldıkları cephenin safları sıklaştırmak.
Bu halkın, geç kavuştuğu özgüvenin tadını çıkartmasını kimi zaman abartılı bulanlar olabilir. Ne var ki yakın tarihinde gururlanacağı neyi varsa üstüne toprak atılan insanların heyecanını anlamak için empati gurusu olamaya gerek yok değil mi?
Fakat bu muharebeyi sırf siyasi hasımları önemsediği için küçümsemeye çalışanların çıkışlarındaki kini ve kompleksi anlamak gerçekten mümkün değil.
Ne olur insanlar geçmişlerinde övünecek, sevinecek bir vesileye daha kavuşmuşsa, kime ne zararı var?