Hürriyet'in eski başkırosu yine hükümet cephesinden kulislere başlamış. Edindiği bilgilere göre "Twitter'da hökümeti düşürmeye" çalışanlar varmış! Kaynağı mı? Yazısından anladığımız kadarıyla yan sayfasındaki köşe komşusuymuş. Ona kim mi söylemiş? Bilmiyorum, açıkçası merak da etmiyorum. Çünkü bugüne değin hükümet ve muhalefet partilerini dizayn etmeye alışmış bu gayya kuyusunun suyundan içenin yüzü gibi sözü de kararıyor, uzak durmak en iyisi.
Düşünebiliyor musunuz, alametifarikası, demokratlara, muhafazakârlara, Kürtlere dindarlara, yoksullara ve onların siyasi tercihlerine küfür etmek olan bu mecranın sayfalarından "fitne" uyarıları yapılıyor. Mitomanların dolduruşlarından, AK Parti tabanına ve yönetimine yönelik "tehlikenin farkında mısınız" tiratları devşiriliyor. Kirli medya sermayesine teslim olmamış gazetecilere parmak sallanıyor.
Evet, ben de tıpkı Gezi zamanları olduğu gibi, bu "twitle hükümet devirme" fantezilerine hâlâ gülüyorum. Emin olun kibirli oldukları kadar beceriksiz de olan bu beyefendilerle iş tutanlar da acıklı hallerinin farkındadırlar. Sadece "ya tutarsa" diye umuyorlardır.
Vah ki ne vah! Ülke güvenlik, dış politika ve ekonomi gibi pek çok alanda dört koldan saldırı altındayken, CHP'nin, Cemaat'in, PKK- HDP'nin, Doğan ve 1 Kasım'dan beri Ak Partili olan Taksim medyasının saçmalıklarıyla uğraşanlara bir tavsiyem var.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Başbakanlığı döneminde Meclis kürsüsünden yaptığı efsaneleşen o konuşmasını YouTube'dan bir kez daha dinlesinler, belki azıcık utanırlar.
"Affedersiniz yazılı veya görsel medyanın fiskos gazetelerinden veyahut da kulislerden duyduğu şeylerle bu ülkeyi yönetebilir miyiz, soruyorum Allah aşkına? Onun bilmem nerede medya mensubu varmış, onun bilmem nerede ne bağlantısı varmış, onun bilmem nerede ne görüntüleri varmış, o onunla görüşüyormuş, bu bununla görüşüyormuş, içerden aldıkları bilmem ne haberle... Beyler! Ülke yönetiyoruz ülke, millet yönetiyoruz millet!"
***
HÜRRİYET'İN BİRİNCİ ÇIKACAĞI BİR ANKET BULDUM
Madem elimizi bulaştırdık, o halde Hürriyet'in "Bu ülkede her şey olabilirsiniz ama rezil olamazsınız" sözünün canlı kanıtı eski Başkıroyla devam edelim. Sonra gider hep birlikte ellerimizi yıkarız.
Bu vatandaş dün de diline Adil Gür'ün yaptığı bir kamuoyu araştırmasını dolamıştı. Neden mi? Nedeni şu, Gür'ün binlerce kişiyle yaptığı araştırmasından Türkiye'nin en güvenilir ve tarafsız gazetesi Sabah çıktı!
Gür'ü anlatmaya gerek yok. Diğer mesleki başarıları bir yana, Hürriyet 7 Haziran sonrası "erken seçim de olsa sonuç değişmiyor" başlıklı anketleri sür manşetine taşırken, Gür 1 Kasım sonuçlarını birebir tutturan tek isimdi.
Sabah'a gelince... Son on yılda tüm öngörüleri birebir doğrulanan, bugüne değin siyaseten var olduğu halde medyada temsil edilmeyenlerin de sesi olarak merkeze yerleşen bir gazete olarak tabii ki Hürriyet'in sinirlerini oldukça bozuyor.
Çoktan jilet olmaya çekilmiş medyanın eski amiral gemisinin sinirli sakinine bir önerim var. Adil Bey yine sokağa çıksın ve vatandaşa "Türkiye'de son 15 yılda siyasi öngörüleri tutmayan gazeteci ve gazete deyince aklınıza hangileri geliyor" diye sorsun.
Sonuç belli değil mi? Öyle ya, 15 yıldaki 10 seçimde kazanamayacakları gün gibi ortada olan partileri halka rakipsiz diye sunan gazetecinin eline "yandaşlıkta" hangimiz su dökebiliriz? Ya da hakkında "muhtar bile olamaz" manşetleriyle çıktığı siyasi şu an Cumhurbaşkanlığı'nda oturan gazetenin güvenilmezliğiyle hangi gazete yarışabilir?