Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MELİH ALTINOK

Bahçeli halkın frekansını bu kez yakaladı

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın en müzmin rakiplerinin bile hakkını verdiği bir gerçek var. O da Erdoğan'ın siyaseten doğruculuğa ve seçkin azınlığın yaygarasına prim vermeden halkın sessiz çoğunluğunun frekansını yakalaması.
Bu, bir iddianın ötesinde, Erdoğan'ın girdiği her seçimden zaferle çıkıp bugün Türkiye'nin tepe makamındaki en meşru siyasi aktör olarak konumunu muhafaza etmesiyle de doğrulanan somut bir vaka.
Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olmasıyla birlikte AK Parti'nin rakipleri arasında bir rahatlama olduğu herkesin malumu. Ancak parlamento aritmetiğinden de anlaşılacağı üzere hiçbiri bu fırsatı iyi değerlendiremedi.
Son günlerde MHP'de bu konuda bir atılım dikkatleri çekiyor. 7 Haziran sonrası ayağına gelen topları anlaşılmaz şekilde taca atan Bahçeli, adeta o günlerin acısını çıkarıyor. Dış politika söz konusuysa siyasi farklılıkların talileşmesi gerektiğini, önceliğin Türkiye'nin ulusal çıkarları olduğunu açıkça ortaya koyuyor.
Son Ankara saldırısı sonrası yaptığı gibi, kamuoyunun umut ve güven verici çıkışlar beklediği bir dönemde Hükümet'le yan yana gelip birlik mesajı vermekten imtina etmiyor. Bahçeli son olarak, terörle ilişkisi olduğu iddia edilen milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması konusundaki net duruşuyla da iddiasından vazgeçemeyeceğini gösterdi.
Bahçeli'nin bu duruşu kuşkusuz ki, içten ve dıştan tazyiklerle Suriye'ye çevrilmeye çalışılan Türkiye'nin yararına. Çünkü MHP'nin son dönemdeki bu yerli ve sorumlu tavrı, terör konusunda ve dış politikada ikircikli halleriyle tepki toplayan CHP'ye de örnek olabilir. Ki son dönemde Deniz Baykal gibi, partinin yurtsever tabanına tercüman olan isimlerin sayısının artmasına bakılırsa, şimdiden etkisini göstermişe de benziyor.
Muhalefetin, yel değirmenleriyle didişmeyi bırakıp Türkiye halkının ortak aklına ve sağduyusuna itibar etmesi kuşkusuz ki hükümetin vitesi daha da yükseltmesi için motive edici olacaktır.

AMAN HA!

HDP'li milletvekilleriyle ile ilgili fezlekelerin Meclis'e geldiği gün Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun yaptığı "Hodri meydan tüm dokunulmazlıkları kaldıralım" çıkışı çok konuşuldu.
Davutoğlu'nun bu hamleyi, dokunulmazlıklar konusunda yan çizen CHP'yi sıkıştırmak için yaptığı ortada. Ne var ki Başbakan'ın bu "ahlaki" çıkışının, Haşmet Babaoğlu'nun dünkü yazısında yine dört başı mamur şekilde anlattığı gibi birtakım tehlikeler barındırdığı da açık: "Milli meselelerimiz ve terörle ilgili acil sorunlar 'yüksek siyaset'in koridorlarında muğlaklaşırsa, bundan parlamento yara alır. Bu yolu seçmek 'ara rejim'cilerin oyununa gelmek anlamına gelir ki, inşallah yanılıyorumdur."
Evet, şu an için Türkiye'nin öncelikli ihtiyacı ve vatandaşın beklentisi, dört koldan saldırı altında olan Türkiye'yi içerden kemiren teröre karşı akut çözümler üretilmesi. Haklarında haksız imar ve hakaret gibi suçlamalar bulunan diğer milletvekilleri, görev süreleri dolunca zaten yargılanacak. Kimse bir yere kaçmıyor. Ancak her gün canlarımızı alan teröre destek verdiği iddia edilen milletvekilleri konusunda aynı lüksümüz yok. Öyle ya giden canlar 26. dönem bitince geri gelmeyecek!
Kaldı ki, muhalefetin, Davutoğlu'nun ahlaken doğruluğu tartışılmaz çıkışına ilkesel bir yanıt vereceğinin garantisi de yok. Öyle ya hükümetin bu restinin "madem tüm dokunulmazlıkları kaldırmıyoruz, o halde teröre destek veren vekillerinki de kalsın" şeklinde muğlak bir sonuç doğurmayacağını kim söyleyebilir.
Bence testi kırılmadan konuşmalıyız. Zira bu AK Parti içi bir tartışma değil, tüm Türkiye'yi ilgilendiren bir mevzu.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA