"Bağımsız Kürdistan"lardan yola çıkıp, 40 yılda "Federasyonlara", "Demokratik Cumhuriyetlere", "Demokratik Konfederalizme", "Demokratik Ekolojik Topluma", "Demokratik Özerklik" e ve "Özyönetim"e uğrayıp yine kürkçü dükkânına döndüler. Evet, yeniden Kürdistan...
Üstelik bu ilan bir PKK yöneticisine değil, hafta sonu Doğunun Samsun'una çıkıp "Ortadoğu'da bir yıldız gibi parlayan", partinin yasal kanadı HDP Eş Başkanına ait.
Demokratik Toplum Kongresi'nde (DTK) konuşan Selahattin Demirtaş şunları söyledi: "Artık gelecek yüzyılda Kürdistan olacak! Özerk bölgeleri de olacak belki devleti de olacak?"
E olsun da, ne partinizin programında gördük bu perspektifinizi ne de 12 Eylül referandumunda değişmesin dediğiniz anayasayı hatırlatarak şerefiniz üzerine ettiğiniz mebus yemininde. Hani şu Türkiye halkının tek ve meşru temsilcisi TBMM var ya, parlamento hah orada işte!
Siz demiyor musunuz, "miki ya da PKK mı" diyor? İyi de o zaman size ne ihtiyaç var ve niye kayıt olup yasal parti kurdunuz? Ayrıca bakın ne yiğitler var. 50 yıldır yılmadan usanmadan yasal partiler kuran ve zamanında o partilerle, hendeksiz, bombasız Ağrı ve Diyarbakır belediyelerini alan Kemal Burkay nasıl da net koyuyor federal bir sistem istediklerini. Hışt duymasınlar!
Başka ne diyor Demirtaş: "1000 yıllık kardeşlik deniliyor ya 200 yılı sorunludur. Geri kalan 800 yılda Kürtlerin resmi dili Kürtçedir. Yönetim şekli özerk haldedir. Bağımsızlığa yakın bir modeli vardır. Bizim yaşayan dedelerimiz bunun canlı tanığıdır. Biz nasıl bunu yok sayıp AKP'nin modeline mahkûm kalacağız."
Evet, her zamanki gibi, tarihi de mantığı da siyaset bilimini de çarçur ediyor. Osmanlı'dan Cumhuriyet'e geçişin tüm hak ve sorumluluklarını, Mustafa Kemal Atatürk'ten alıp Tayyip Erdoğan'a veriyor.
Aslında, uyanır uyanmaz "Seni başkan yaptırmayacağız" diye mırıldanmaya başladığı söylenen Demirtaş'ın Erdoğan'ı Atatürk sanması ve Türkiye'de değil, "AKP Cumhuriyeti"nde yaşadığına inanması çok da garip değil.
Neyse orasını da HDP'nin emanet Atatürkçüleri düşünsün. Devam edelim Demirtaş'ın Doğu ve Güneydoğu Anadolu Müdafaa-i Özyönetim teşkilatlarına yaptığı konuşmayı okumaya: "Kürt halkı burada nasıl yaşamak istiyorsa önce Kürt halkı buna karar verir! Biz bunun kararını verdik."
Yerden göğe kadar haklı Demirtaş! Türk halkı bir arada yaşama kararını ta Cumhuriyet kurulurken verdi. Ha siz, hendek, el yapımı bomba vb. yöntemlerin adını bile vaat etmeden girdiğiniz mahalli seçimleri falan plebisit sanıyorsanız o başka.
Kaldı ki, özyönetim modelinizi, ayrılığı halkı ve parlamentoyu ikna etmek yerine sokaklarda adam öldürüp kabadayılıkla hâkim kılabileceğiniz sistemin adı demokrasi değil, derebeyliktir. Liseye gelmeden öğretmediler mi?
Gerçi muhatabımız, "Biz bunun kararını verdik" diyerek açıkça "bizim irademiz sormasak da halkın iradesidir" diyor aman yine teklif edelim: Hadi bakalım isterseniz gelin Kürt halkına soralım bir PKK devletinde mi yaşamak istiyorlar yoksa Türkiye Cumhuriyeti'nde mi?
En trajik olanı ise, Demirtaş'ın doğmamış Kürdistan'ına manda donu dikmesi. "Batı da buna katılmalı ve bunun kararını vermeli" çağrısıyla Demirtaş hareketini, dünyanın ilk "uluslararası ulusal kurtuluş mücadelesi" olarak tarihe yazdı.
Demirtaş'ın Ankara hükümetinin güçlerine yakalanmadan köhne bir uçakla ulaştığı kongre, direnen yoldaşlara selam verilip "şehitlere" saygı duyulduktan sonra, hayırlara vesile olması dualarıyla son boldu.
"HDP Türkiye partisi olur mu" diye kafa yoranlar, HDP'nin Türkiye Cumhuriyeti'nin bir bölgesinin partisi olduğuna eminler mi sizce?