Fikri her sorulduğunda tüm vesayet odaklarına kâbuslar gördüren Türkiye halkı yine sağduyusunu konuşturdu. Sandıkta herkesin alacağı çok ama çok net mesajlar verdi.
12 Eylül sonrası darbecilerin işaret ettiği partiyi ellerinin tersiyle itmişlerdi. Şimdi de "sandıktan istediğimiz sonucu çıkartmazsan iç savaş çıkar" diye kendilerini tehdit eden muhalefet liderlerini yok saydı.
"Ak Parti sandıktan tek başına çıkarsa kan gövdeyi götürür" naraları atan aydınlara "hadi oradan" dedi. Terörü destekleyerek ölümü gösterip bu halkı "koalisyona" razı etmek isteyen Aydın Doğan'a ve medyasına istikrar dersi verdi...
Siyasi tercihlerini "lümpenlik" olarak yaftalayan kibri, çıktığı yere postaladı. Gülen çetesinin manipülasyonlarının sadece ve sadece sosyal medyada etkisi olduğunu bir kez daha herkese belletti.
Kandan, gerginlikten beslenen ve paralel milliyetçilikleri temsil eden iki partiye verdiği geçici desteği geri çekti. Bu hayati günlerde siyasetin etkisiz elemanı rolünden oy uman CHP'ye "yine umut vermedin" faksı çekti.
"Kuzu postuna" bürünüp sinsice AK Parti'nin ekseni olan Tayyip Erdoğan'ı dışarıda bıraktırmaya çalışanlara da kapıyı gösterdi. Ülkesi tehlikeye girerse, geleceğiyle özdeşleşmiş siyasi temsilcileri hedef ise kenetleneceğini gösterdi.
Seçmenin cevap verdiği bir diğer küstahça restse muhalefet bloğunun bir süredir tek ağızdan seslendirdiği "Seni başkan yaptırmayacağız" söylemiydi. Seçmen 1 yıl önce Cumhurbaşkanlığı makamına seçtiği Tayyip Erdoğan'a yönelik yerel ve küresel saldırıları üzerine alındı.
Ekseninde Erdoğan'ın bulunduğu siyasi geleneğin sahiplenilmesinin Türkiye için hayati problem olduğunu gösterdi. Bu yüzden de siyasetin tolere edebileceği eleştirilerini bir kenara koyup sandığa gitti ve gür sesle "Seni başkan yaptıracağız" dedi.
Türkiye bundan sonra 7 Haziran'ın ardından belirsizliğin de deneyimlediği parlamenter sistemin tıkanmışlığını tartışacak.
Yani yapısal sorunlarına odaklanacak. Böyle bir ortamda, bir önceki seçime göre çok daha başarılı performans sergileyen Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun arkasına aldığı bu kitlesel desteği reform enerjisine dönüştüreceğinden şüphem yok. Beştepe ve Çankaya arasındaki bu uyum, Türkiye'nin içteki terör aracılığıyla uzak tutulduğu küresel ve bölgesel alanlarda yeniden etkin bir aktör olmasının yolunu açacak. Türkiye yeniden uçuşa geçecek.
Balkona muhalefet çıksın
Her seçim sonrası, çok çalışıp sandıktan başarıyla çıkan Ak Parti'ye ve seçmenine "itidal" çağrısı yapılıyor.
Aldırmayın. Ağız dolusu gülün ve sevinin. Öyle ya oturdunuz, düşündünüz ve bir siyaset profesörüne taş çıkartacak "muhasebenin" ardından bireysel artınızı pozitif sonuçlar üretecek enerjide bir çoğunluğa dahil ettiniz. Bu dünyanın her yerinde takdir edilecek, onurlandırılacak bir seçmen refleksidir. Ama bizde nedense bunca insana âdeta utanılacak bir iş yapmışlar muamelesi yapılıyor. Ya da en azından "tamam büyütmeyin" nasihatleri veriliyor. Bence bu da "göbeğini kaşıyan adam" metaforunun "tevazu telkini" sosuna batırılmış ürkekçe bir tezahürü.
AK Parti seçmenini, siyasi aktörlerini yönetime getirmek için kurguladıkları seçim oyunundaki başarılarından, akıllarından, sağduyularından ötürü haddim olmayarak tebrik ediyorum.
Balkon konuşmasına ihtiyacı olan da, yıllarca sistematik olarak ötekileştirilen çoğunluğun eşitlik mücadelesini toplumsal gerginlik olarak yaftalayan muhalefettir. Önden buyursunlar!