Dünün konusu yine bir Hürriyet yazarının kaleme aldığı nefret suçu manifestosuydu. Yıllarca o kibirli bir bilen gülüşüyle her konuda ahkâm kesen, ancak şimdilerde adı bile hatırlanmayan andropoz amca köşesinde şu satırları yazdı: "Bir çocuğum daha olsaydı... Olsaydı fiilinin sonuna üç nokta koyun. O patlamada (Reyhanlı) çocuğunu kaybettikten sonra Ampul Partisi'nin mitinginde bağıran babanın temennisi ortaya çıkar.
Bir çocuğum daha olsaydı veya bir çocuğum daha ölseydi. Bir ile iki çocuk arasında ne fark var diyeceksiniz? Cevap vereyim 100 bin lira. O baba ölen çocuğu için 100 bin lira aldı. İki çocuk kaybetse 200 bin lira alacaktı. O 100 bin lira, ölmemiş çocuğu da 'iktidara adamanın' kazancıdır ve o kendine 'baba' diyen adam için görülmemiş bir paradır.
Evet sıradan bir gündü yani. Çünkü Doğan Grubu'nda çalışan yazarlar, anchor'lar için, çocuğunu terör saldırılarında kaybetmiş acılı insanlar arasından tetiği çekene lanet edenler hep hedeftir. Her gün bir canımızı alan terörü eleştirmenin siyasi hasımlarının hanesine artı yazılacağını düşünmenin verdiği çaresizlikle, kurbanlar da sorumluluk arama hastalığına kapılmışlardır.
Geçen Kurban Bayramı'nda et dağıtırken linç edilişini canlı canlı izlediğimiz Yasin Börü'nün annesine aynı şekilde saldıran anchormanlerini hatırlıyorsunuzdur. Yayınına bağladığı acılı anneye, "Oğlunuz IŞİD'ci olmasın" diye sormuştu o da. Zira PKK'lılar cinayeti bu gerekçeyle meşru göstermeye çalışıyorlardı. 5N1K gazetecimiz, belki bu sorusuna PKK'lı katillerin de arzu ettiği cevabı alırsa, annenin "foyasını" ortaya çıkartabilirdi değil mi? Çünkü Börü'nün annesi çarşaflı bir kadındı ve en acılı gününde "hırsızın hiç mi suçu yok" mantığıyla sorgulanması caizdi!
Berkin Elvan soruşturmasına bakan savcının adliyede rehin alınıp vahşice öldürülmesine gerekçe bulan diğer çeyrek anchormanlerinin tarzı da aynıydı. O da grubunun gazetesinin bu terör saldırısının propaganda niteliğindeki fotolarını yayınlamasının ardından şu satırları yazmıştı: "Bu eylem nasıl biterse bitsin çıkarılacak tek ders var, çocukları vurmayın, annelerini yuhalatmayın."
Adliyeye basan teröristlerin "adaletini" meşrulaştıran bu zatı muhterem de kısa bir kafa izninin ardından görevinin başına döndü elbette.
Grubundaki terör güzellemelerinin bini bi para olan Aydın Doğan, cumartesi günü Cumhurbaşkanına bir açık mektup yazdı. Mektubunda "Katıksız bir milliyetçi olduğunu" vurgulayan Aydın Bey, grubunun teröre karşı tavrının "Tanrı Dağı Kadar Türk, Hira dağı kadar Müslüman" olduğunu anlatıyordu. Somut olarak hiçbir soruya cevap vermeden, canlı bir şahit de bulamadığı için iddiasına "kırklarını yedilerini" şahit göstermeyi de ihmal etmemişti elbette. Şöyle ki, Demirel kendisine mektup yazmış ve demişti ki "Sen iyi bir adamsın!"