Tahir Elçi dün de yazdığım gibi çok çok değerli bir insandı. Kürt meselesinin özgürlük ve barış çerçevesinde çözülmesi noktasında çok önemli işler yaptı ve dahasını da yapacaktı. Gerçekten barışın elçisini vurdular ve öldürdüler. Çok üzgünüm. Hem Türk devletinin geçmişte Kürtlere yaptığı inkâr ve asimilasyon zulmünü hem de PKK'nın terör yöntemlerini aynı netlikte eleştiren bir adamdı Elçi. Kesinlikle PKK'ya angaje değildi. Haksız yere bağlamından koparılarak soruşturma açılan o sözlerinde bile PKK'nın terörist yöntemlere de başvuran bir örgüt olduğunu da teslim ediyordu aslında.
***
Diyarbakır realitesi içinde yaşayan bir Kürt aydını olarak cümle kurmanın da İstanbul'da cümle kurmak kadar kolay olmadığını unutmayalım. Ayrıca 1984-2011 arası çatışmaların olduğu askeri vesayet döneminde kaç Türk aydını anaakım medya organlarında TSK'nın vesayetindeki dönemin devletiyle ilgili aynı şekilde dürüst konuşabildi ki, Tahir Elçi gibi bir Kürt aydınını suçlayalım? Bugün o askeri vesayet dönemi için en ağır cümleleri herkes kuruyor. Çünkü 2011 Ağustos YAŞ operasyonundan beri askeri vesayet güçleri siyasi iktidarı tamamen kaybetti. Mühim olan o zalim generaller Kürt kardeşlerimizi titretirken cesaretle hakikatleri konuşmaktı. Zaten o sebeple ben 2009'da Diyarbakır Barosu'nun davetine gittiğimde Tahir Elçi başta olmak üzere tüm avukatlar ve yurttaşlar beni büyük bir sevgi ve saygıyla karşılamıştı...
***
Bugün herkes kabul ediyor ki 1984-2011 arası TSK gerçek bir hukuk devletinin ordusu gibi savaşmadı. Dönemin TSK'sı demokratik yolla seçilmiş hükümetleri de tanımıyor ve bildiğini okuyordu. Teröristler ile sivil insanları gerçek bir hukuk devletinin ordusuna yakışır şekilde ayırt edip, ona göre mücadele etmedi. JİTEM diye bir yapılanma, en gaddar terör örgütlerinin yöntemleriyle tüm bir Kürt halkını zapturapt altına almak için her türlü zulmü yapıyordu. Gözaltında kayıplar... Hukuksuz tutuklamalar... Yargısız infazlar... İşkence ve kötü muamele... Toplu sürgünler... Bir yerleşim bölgesini potansiyel suçlu ilan edip o bölgeyi tamamen yakmalar...
***
Askeri vesayetin devleti bu "
terörle mücadele" sürecinde Kürtlere karşı bu ahlaksız ve onursuz yöntemleri meşru gördü. Bunu bugün herkes kabul ediyor da 1984-2011 döneminde bu askeri vesayete karşı kaç Türk aydını sert ve net dille dimdik karşı durabildi? Numaradan yazılmış yankı uyandırmayan yazıları kimse örnek göstermesin. Mühim olan kitlesel etki yaratacak netlikte yazı ve konuşmalardır. Böyle tavırlar koyan ve kitlesel etki yaratan Türk aydını sayısı yok denecek kadar azdı...
***
Kürt yurttaşların çoğunlukta olduğu coğrafyamızda askeri vesayetin devleti ayaklanmayı durdurmak için, PKK'nın belini kırmak için "
ne gerekiyorsa" yaptı. Yasa, norm, kural, hukuk tanımadı. Ahlak, adalet, vicdan, insaniyet tanımadı. "
Ne gerekiyorsa" söylemiyle yapılacak her zulmü yaptı. Bu ahlaksız politika PKK'yı daha da büyüttü.10 yaşında çocuktan 80 yaşındaki dedeye kadar Kürt halkı ile PKK arası özdeşlik duygusunu artırdı. PKK ile Kürt halkı arasında olan gönül bağları güçlendi. Olmayan bağlar oluştu. İşte şimdi 4 yıldır o enkazı kaldırmaya çalışıyoruz. Çözüm süreci o sebeple asrın projesiydi. Çok büyük bir siyasi hamleydi ve çok çok doğru bir işti. PKK'nın terör yöntemlerine de taviz vermeden yeniden çözüm sürecinin başlaması gerekiyor. Tahir Elçi'nin katli bence hepimize bu gerçeği yeniden hatırlattı...