Yeni hükümetimiz Türkiye'ye hayırlı olsun. Bu hükümet bir yandan bürokratik vesayet ve tahakkümü tamamen ortadan kaldıracak icraatlar yapacak ve bir yandan da Türkiye'yi başkanlık sistemi modeline hazırlayacaktır. Başkanlık sistemi bürokratik vesayet ihtimalinin tamamen tarihe gömüldüğü rejim olacaktır. Daha önce de defalarca yazdığımız gibi AK Parti daha önceki 13 yılda iktidarı muhakkak bir demokrasi-dışı güçle paylaşmak zorunda kaldı.
***
64. Hükümet AK Parti'nin başka bir bürokratik vesayet odağının gölgesi hiç olmadan kurduğu ilk hükümettir. AK Parti 2002-07 arası askeri vesayetin gölgesinde hükümet etmek zorundaydı. Başka şansı yoktu. 27 Nisan 2007 darbe teşebbüsüyle beraber ise bürokraside örgütlü Gülen cemaati ile koalisyon kurmak zorunda kaldı. Cemaat zaman içinde bir paralel devlet yapılanmasına ve hatta asker-polis binlerce silahlı elemanıyla bir terör örgütüne dönüştü. 2012- 15 arası geçen süreç meşru devlet ile paralel devlet arasında mücadeleyle geçti. 1 Kasım 2015 ile beraber bu süreç de bitti ve vesayetsiz yeni hükümet döneminde girildi.
***
Öte yandan paralel devlet yapılanması ya da Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın resmi ifadesiyle Fethullahçı Terör Örgütü ile mücadelenin derinleşme süreci yeni başlıyor. Bu terör örgütünün nerdeyse her yerde aktif ve pasif uzantıları var. 1 Kasım'a kadar Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile savaş halinde olan ve her türlü alçaklığı yapan Fethullahçı terör örgütü unsurları şu an kendilerini kurtarmak için her türlü pis yolu deniyor.
Fethullahçı terör örgütünün ilk filizlendiği ve örgütlendiği yer biliyorsunuz benim de memleketim olan İzmir'dir. Çok uzun yıllar bu terör örgütü lideri İzmir'de yaşamış ve örgütünü bu şehirden yönetmiştir. İstanbul'da örgüt lideri
Gülen sadece 3.5 yıl yaşamıştır. Türkiye'deki yıllarında bu 3.5 yıl dışında devlet içindeki ve dışındaki örgütünü tamamen İzmir'den yönetmiştir. 1999'dan beri de Pensilvanya'dan yönetiyor. İşte o sebeple Fethullahçı terör örgütünün Türkiye içindeki gerçek merkezi İzmir'dir. Ben İzmirli olduğum için bu gerçeği çok daha yakından biliyorum. Doğru bir benzetmeyle PKK terör örgütü için Kandil ne kadar önemliyse Fethullahçı terör örgütü için de İzmir o kadar önemlidir. Evet yanlış okumadınız PKK için Kandil nasıl bir merkez ise FETÖ için de İzmir öyle bir merkezdir. İzmir halkının çoğunluğu Fethullahçılardan nefret eder ama örgüt özellikle finansal anlamda burada konuşlanmıştır. Nitekim Türk devletinin Emniyet, Yargı ve İstihbarat güçleri İzmir'deki FETÖ'nün spatula ile kazınmasına özel önem atfediyor. İzmir finans ayağındaki şirketlere de kayyum atanacak. Çünkü örgütün Türkiye'deki kalbi İstanbul değil İzmir'dir. İzmir'den FETÖ kazınmadıkça örgütün Türkiye için operasyon gücü bitmez. İzmir'de tüm Türkiye'nin konuşacağı çok büyük operasyonlar olacak ve maalesef FETÖ'ye İzmir içinden AK Parti adını kullanarak yardım edenlerin çok olduğu da İzmir'in güvenlik ve yargı yetkilileri tarafından ifade ediliyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da bu tür ihanetimsi girişimlerden rahatsızlığını ifade ediyor. Birtakım iş âlemindeki menfaat ilişkilerinin ülke menfaatlerinin üzerine çıktığını, İzmir yargısının en üst düzey yetkililerinden biri bizzat bana ifade etti. FETÖ üyelerine yardım etmek isteyenlerin de adı ve soyadı ne olursa olsun soruşturma kaydı tutulduğunu söyledi. O kişiler de FETÖ'ye yardım ve yataklıktan yargılanacak. HSYK'nın özellikle 2. Dairesi hâkimleri ve savcıları FETÖ ile mücadele noktasında sonuna kadar yüreklendiriyor. Her şey bir yana Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın inanılmaz kararlı duruşu olmasa bu mücadele çoktan buhar olurdu. İşte o yüzden bu milletin çoğunluğu 13 senedir artan bir destekle Recep Tayyip Erdoğan'ın yanında duruyor. Kimi başka siyasetçiler tarih olurken Erdoğan her geçen gün güçleniyor.
