7 Haziran'da sandık başına gidiyoruz. Cumhuriyet tarihinin en gerilimli ve gergin seçim süreci yaşanıyor çünkü eğer 7 Haziran 2015 kavşağından da AK Parti tek başına iktidar olarak çıkarsa Eski Türkiye düzeni ebediyen tarihe karışacak.

2011 seçimleri askeri vesayet rejiminin tasfiyesi açısından çok kritikti. Askeri vesayetin 2011 seçimleriyle beraber yenilmesinden sonra Yeni Türkiye düzenine ulaştığımızı zannettik.

Ben o dönem çok umutluydum. Özellikle 2011-12 sezonunda Yeni Türkiye'nin temel parametreleri üzerine çok yazı yazdım. Hatta bu yazılar biri Marksist öbürü liberal iki akademisyen tarafından -Hasan Bahadır Türk ve Doğan Gürpınar- eleştirel bir gözle irdelendi.

Uzun süre bu yeni bürokratik vesayet teşebbüsünün cemaat içi radikal bir grup tarafından hayata geçirilmek istendiğine ve bu meselenin büyük çatışma çıkmadan çözülebileceğine inanmak istedik.

Fakat sonrasında görüldü ki Gülen örgütü tüm hücreleriyle Kemalizmden bile beter korkunç bir bürokratik vesayet rejimi kurmak istiyor. Dünya mafya tarihine geçebilecek bir organizasyon vardı karşımızda.

2012-15 dönemi Türk siyasetini büyük ölçüde belirleyen şey bu Gülen meselesidir. Bütün bu sürece rağmen AK Parti bu dönemde pek çok sorunu aşma yolunda önemli projelere de imza attı. Bunların başında vatandaşlarımızın inanç, mezhep, kültürel kimlik gibi haklarını kullanabilmelerinin önünün açılması ile çözüm sürecinin başlatılması bulunmaktadır.

Şu çok nettir ki AK Parti'nin tek başına hükümet olmadığı denklemde çözüm süreci tarihe gömülür ve Kürt meselesinde kaos yeniden başlar. Türkiye'yi çok zor günler bekler. Sadece Kürt meselesinde değil hemen her noktada kaos yeniden başlar. Gündelik siyasi kavgaların dışına çıkarak temelde bu büyük resmi görmek gerekir. 7 Haziran'da sandığa gidelim ve tüm yakın çevremizin de sandığa gidip oyunu kullanması için ikna edelim.