11 Ağustos'tan itibaren inşa edilecek Yeni Türkiye'nin kurumları ve kuralları elbette eskisinden farklı olacak. Eski Türkiye'den kalma alışkanlıklar ve adetler teker teker tasfiye edilecek. Bu süreçte bizler de Yeni Türkiye'ye omuz verenler ile omuz atanlar arasındaki farkı dikkatle izleyeceğiz ve gerekli notları alacağız. Elbette Yeni Türkiye'de Eski Türkiye'nin geri gelmesini istemek de sonuna kadar meşrudur. Yeter ki herkes dürüst ve açık olsun. Her düşüncenin ifade edilme özgürlüğü Yeni Türkiye Anayasası tarafından garanti altına alınacaktır. Eski Türkiye'de Yeni Türkiye'yi özlemek bile suç kapsamındaydı. Yeni Türkiye için en önemli değerlerden biri ifade özgürlüğü olacaktır...
***
Yeni Türkiye'nin medya düzeni de bu bağlamda yeniden şekillenecektir. Eski Türkiye'de medyanın merkezi -her kesime eşit mesafede olmak- adı altında yayın yapan ve bu palavrayla her türlü anti-demokratik manipülasyonu yapan medya gruplarının elindeydi. Eski Türkiye'nin büyük medya grupları kendi ticari çıkarlarına göre hükümetleri ve siyasi partileri tehdit edebiliyordu. Eski Türkiye'nin siyasi partileri de bu medya gruplarıyla adeta metres ilişkisi kuruyordu. Hele 90'lar bu açıdan tam bir rezaletti...
***
Eski Türkiye'nin merkez medyası istediği çıkarları elde etti mi o partiler övülüyordu. Çıkar bittiği an Eski Türkiye medyası aynı siyasi partilere düşman oluyordu. Her siyasi çevreden elemanlar bu kepaze medya düzenine payanda olsun diye istihdam ediliyordu. Eski Türkiye medyasının çıkarlarına göre dizayn edilmişti her şey...
11 Ağustos'la beraber bu eski medya düzeni son kalıntılarına kadar tasfiye edilecektir. Kamuflaj medyası dönemi bitecek herkesin pozisyonunu açık ve net ortaya koymak zorunda olduğu şeffaf bir düzen gelecektir...
***
SABAH grubunun transatlantik gemisi olduğu Yeni Türkiye medyası açık ve net tavır koymaktadır. Aynı şey Yeni Türkiye'ye net bir dille karşı çıkan hatta sürekli Yeni Türkiye'ye küfreden medya için de geçerlidir. Bu yayın organlarının ifade özgürlüğü de sonuna kadar muhafaza edilecektir. Öte yandan bu iki pozisyondan birinde olmadan da adil ve dürüst davranarak Yeni Türkiye medya düzeninin meşru bir aktörü olmak mümkündür. Yeter ki kötü niyet ve kamuflaj taktikleri olmasın...
***
Bu model medyanın örneği de Ferit Şahenk'in Doğuş Grubu ve Erdoğan Demirören medya grubudur. Bu iki grupta Eski Türkiye'den gelen adetleri ve insan malzemesini devralan ama Yeni Türkiye'ye düşmanlık yapmayan iyi niyetli iki gruptur. Geçmişte her iki grubu da yeri geldi mi ağır eleştirmişimdir. Ama 17-25 Aralık darbe teşebbüsü süreçlerinde hem Şahenk hem de Demirören kendi medya platformlarını Türkiye Cumhuriyeti'ni hedef almış bu karanlık örgüte kullandırtmamaya özel gayret gösterdiler. Meşru ve gayrimeşru ayrımını dikkatle yaptılar.
Özellikle ana yayın politikası bağlamında paralel baskıya boyun eğmediler.
Paralel örgüt Ferit Şahenk'i uydurma kanıtlarla Yazıcıoğlu suikasti davasına bile dahil etmeye kalktı ama Şahenk bu şekilde kafeslenen arkadaşı Turgay Ciner gibi korkup teslim olmadı ve demokrasinin yanında yer aldı. Ciner ise bu süreçte öyle tuhaf öyle alengirli işler yaptı ki şu an Devlet nezdinde persona non grata haline geldi. Ciner adeta intihar etti. Böyle müntehir kişiler arkadaşlarına da fayda değil sadece zarar getirirler. Bu da Ferit Şahenk tarafından iyi bilinmeli...