Türkiye'nin en iyi haber sitesi
RASİM OZAN KÜTAHYALI

Emniyet-Yargı cuntasının suç üretme yöntemleri

22 Temmuz'da başlayan süreç esasen paralel örgütün gayrimeşru yargı sisteminin deşifre edilip yargılanması sürecidir. Polis şefleri bu yargı sisteminin en önemli parçasıydı.
Esas dava konseptlerini üreten polis şefleriydi.
Bütün iddianameleri bu ekip yazıyordu. Savcılar sadece altına imza atıyordu.
Hâkimlerin de vereceği ceza önceden belliydi. Bu milletin çoğunluğunun askeri vesayet sisteminden nefret etmesini fırsat bilen paralel örgüt yargısı önce o davalarda bu yöntemi uyguladı.
Özü haklı davaları mahvettiklerini şimdi milletin çoğunluğu da kabul ediyor. Sonrasında aynı yöntemlerle meşru ve seçilmiş hükümeti devirme operasyonuna kalktılar. Bu Emniyet-
Yargı çetesinin Emniyet- Yargı cuntasına dönüşmesi böyle oldu ve işte o noktada duvara tosladılar. Selam -Tevhid kepazeliği de bu darbe operasyonunun son halkasıydı.

***

22 Temmuz davasının detayları kamuoyuna yansıdıkça herkes görecek. Mevcut gayrimeşru HSYK'nın garantisi altında çalışan cunta yargısı şöyle işliyor: Tutuklanacağı belirlenen kişilerle ilgili talimat önce yetkili imamlar tarafından polise gidiyor. O kişiler her türlü izleniyor, fiziki takip ve tarassut altına alınıyordu. Cunta mahkemelerinin kararıyla cunta polisleri o kişilerin hayatını didik didik ediyor.
Ardından bunların bir kısmı sözde suç kanıtları olarak dosyalanıyor ve savcıya gönderiliyor.
Bu hukuksuz düzenekle elde edilen bir kısım mahrem kayıtlar ise şantaj malzemesi olarak cuntanın özel arşivinde bekletiliyor. Yok edilmek istenen insanlarla ilgili eğer elde bir şey yoksa da imal ediliyor.
Yeri geldiği zaman çeşitli kişileri kafeslemek için kullanılıyor. Özellikle bilişim işleriyle uğraşan polis şefleri bu şantaj mekanizmasını yönetiyor.
***

Cunta yargısının deşifre edilmesi ve cuntacı savcıların, hâkimlerin yargılanması konusunda HSYK meselesi çok kritik. Elbette demokrasiye bağlı HSYK mensupları var ve onlar şu süreçte de dik duruyor. Eski rejimin HSYK'sı generallerden talimat alıyordu, mevcut HSYK ise imamlardan talimat alıyor. Eskiden yargı paşaları vardı şimdi yargı imamları var. Şimdi bu imamlar kimin tutuklanacağına önceden karar veriyor ve gerekeni yapmaları için cemaat savcılarını ve hâkimlerini görevlendiriyor. Cemaat yargısının mensuplarından önce emniyet imamları devreye giriyor. Tutuklanacağı belirlenen kişilerle ilgili talimat önce imamlar tarafından polise gidiyor.
Emniyet -Yargı cuntasının polis ayağı, önce sahte bir ihbar mektubuyla, tutuklanması önceden belli kişileri 24 saat dinlemeye alıyor.
İstiklal Mahkemeleri'nden bile beter bir yargı var karşımızda ve bu paralel mekanizma yargılanmak zorunda.
***

10 Ağustos seçimlerinin galibi zaten belli.
Hep ifade ettiğim gibi 10 Ağustos'tan çok daha önemli olan seçimler eylüldeki HSYK seçimleridir. Paralel savcılar ve hâkimler lojmanlarını bile boşaltmıyor. Twitter'dan alenen Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'nı ölümle tehdit ediyorlar. Adliyelere gidip "Ekim 2014'te yeniden geliyoruz. Tevhid-
Selam başta olmak üzere tüm davaları açacağız
" diyorlar. HSYK demokratik hukuk devletine uygun yeniden yapılanmak zorunda.
Kritik isim İbrahim Okur bu konuda şimdiden tavrını net ortaya koymalıdır.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA