Türkiye'nin en iyi haber sitesi
RASİM OZAN KÜTAHYALI

Eski rejim artığı zihniyet ve yoksullar

Soma faciası sonrası Türkiye toplu bir deliliğe doğru sürükleniyor. İsmi anılmaya değmez bir psikopat vefat eden 301 işçinin ölümü hak ettiğini dahi söyleyebildi. Bu zihniyeti destekleyecek epey sayıda insan var bu ülkede maalesef. Nasıl Mısır'ın eski rejim artığı fülul sınıfı varsa Türkiye'nin de fülul sınıfı bu zihniyettir. Türkiye'nin eski rejim artığı olan bu sosyal- kültürel sınıfını Haşmet Babaoğlu yazılarında mükemmel tahlil ediyor.

***

Bu sosyal- kültürel fülul sınıfının asla işçilerin şartlarının iyileştirilmesi gibi bir derdi ve amacı yok. Birine hakaret etmek istediğinde o şahsa "amele" diyerek hakaret ettiğini sanan bu faşizan sınıf, işçilerin sorunlarıyla ilgili de sorulduğunda sosyalizmi çözüm yolu olarak görüyor.
***

Sosyalist ekonomik politikaların işçilere, emekçilere bir yararı olmayacağının binlerce örneğiyle dolu insanlık tarihi. Hele sosyalist siyasal rejimlerin sadece işçilere değil kendi toplumlarındaki kimseye bir yararı olmadı. Bırakın muhalif fikirleri ve kurumları, işçi sendikalarına bile özgürlük verilmeyen bir siyasal düzen yarattı sosyalizmin tarihi.
***

Lenin'in deyişiyle "Sendikalar transmisyon kayışı"ydı çünkü. Hiçbir toplumsal örgütlenme özgür değildi bu "devrimci" rejimlerde. Devrim sonrası kurulan düzen "devrimin şanlı yolunda ilerleyen halk"ı devrimci gerekçelerle zapturapt altına almış ve tam anlamıyla köleleştirmişti. İşte bizim fülul sınıfının solculuğu da böyle bir solculuk.
***

Öte yandan sosyalist rejimlerin yükselişi Batılı demokratik dünyada "sosyal refah politikaları"nı beraberinde getirdi. Bu "sosyal devlet" uygulamaları Batı dünyasında işçi ve emekçi kesimlerinin hayatında ciddi iyileşmelere sebep oldu. İronik biçimde komünist rejimlerin işçileri zulüm ve sefalet içindeyken, "komünizm tehlikesi"ne karşı müteyakkız hale gelen Batı dünyası kendi işçilerinin komünizm fikrine kapılmaması için düzenli olarak alt sınıfları sübvanse etti. Bu totaliter rejimlerin varlığı kapitalist dünyadaki proleter sınıfların dolaylı olarak yararına oldu, fakat bu rejimlerin proleterleri sefalet içinde yaşamaya devam etti.
***

Bir ülkenin iktisadi olarak nasıl ve hangi yöntemlerle refaha kavuşacağı ayrı bir meseledir. Fakat ilke olarak iktisadi hayat üzerine düşünen tüm vicdan sahiplerinin önce yoksullardan yana olması gerekir. Yoksullardan yana olmak bir ideolojik tercih meselesi değildir, bir sol/ sağ meselesi değildir. Yoksullardan yana olmak bir vicdan meselesidir.
***

Bugün vicdan sahibi her Türkiye yurttaşı kimliği ne olursa olsun önce dezavantajlı olan yurttaşından yana olmalıdır. Öncelikle o insanı kayırmalıdır. Adalet ilkesinin de ötesinde "pozitif ayrımcılık" gütmelidir.
***

Fülul sınıfının bitiş iniltilerini dikkate almamalıyız. Soma faciası vesilesiyle işçi sağlığı iş güvenliği ve işçi ücretlerinin artırılması konularına odaklanmalıyız. Bu toplumsal kutuplaşma ve delirme ortamında kimsenin bunları taktığı yok ama biz ısrarla vurgulamaya devam edeceğiz. 10 Ağustos 2014'ün galibi şimdiden belli. Millet kararını çoktan verdi. Artık 2014-19 döneminde yapılacakları konuşmalıyız.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA