Dünkü yazımla ilgili Aydın Doğan hakkımda suç duyurusunda bulunmuş.
Fakat suç duyurusunun içeriği komedi.
Ben zaten paralel örgütün Doğan'a zorbalık yaptığını ve kendisini kafeslemek için beraatlerini bozduğunu yazıp duruyorum. Aydın Bey ise sanki Yargıtay'da beraatini bozduran benmişim gibi suç duyurusunda bulunmuş.
İnsan gülüyor...
Fakat kendisi beni iyi tanır ki ben doğru bildiğimi yazmaya devam ederim. Benim talimat almayıp inisiyatif alan bir şahsiyet olduğumu da Aydın Bey iyi bilir.
Doğan'a haksızlık yapıldığı zaman da karşı çıkmasını bilirim. Mesela Doğan'a bu paralel muamele açık bir zorbalıktı. Paralel örgüt Türkiye'yi vesayet altına alma projesine Doğan'ın da destek vermesi ya da en azından bu ihanete suskun kalması için kalleşçe bir yöntemle tüm Doğan Ailesi'ni esir etmeye çalışıyordu. Paralel örgüt vereceği iki kararla Doğan'ı 5 milyar dolara yakın bir mali yük altına sokabilirdi...
Aydın Doğan "Yargıyı hukuk tanımayan bir çete ele geçirmiş. Bu ne rezalettir yahu" derken çok haklıydı. Fakat aynı Aydın Doğan'ın hukuk tanımayan çete dediği yapılanmaya boyun eğdiği şu an artık kanıtlarıyla ortaya dökülmüş durumda.
Doğan kendisiyle görüşen paralel müride iki husus ile Fethullah Gülen'in ilgilenmesinden duyduğu mutluluğu dile getiriyor. Nitekim o kritik konuşmadan bir ay önce Temmuz 2013'te şöyle bir karar çıkıyor...
Sermaye Piyasası Kanunu'na muhalefet iddiasıyla yargılandıkları davada beraat eden iş adamı Aydın Doğan ve kızı Hanzade Vasfiye Doğan Boyner'in de aralarında bulunduğu 4 sanığın, Yargıtay'ın bozma ilamının ardından yeniden yargılanmasına başlandı. Mahkeme, önceki kararında direnerek, 4 sanık hakkında yeniden beraat kararı verdi.
Fakat bu beraate rağmen birinci husus henüz bitmedi. Dosya yine Yargıtay'da. Dün yazdığım gibi Mayıs 2012'de de Doğan'ın hukuk tanımayan çete dediği yapı tarafından beraat kararı bozulmuştu. Paralel örgüt Doğan'a Hala ipin benim elimde mesajını veriyordu. Fakat Doğan şunu bilmeli ki bugün itibariyle insanları kafeslemek için dilediği kararı verebilen yargı imamlarının işlevi bitmiştir. Devlete rağmen bu imamlar ve özellikle başimam paralel yargı tesis edemez artık. Doğan bu gerçeği teşhis edemeyip hala imamlarla işbirliği mi yapacak yoksa meşru yolu mu tercih edecek?
Göreceğiz...
Aynı şey Doğan Yayın Holding'in yüzde 25'inin Alman firması Axel Springer'e satışı işlemleriyle ilgili ikinci husus noktasında da geçerlidir. Aslında Doğan'ın bu iki husus için Gülen'den ricacı olduğunun söylendiği konuşma kaydı bile Gülen'in meşru devlete paralel bir devletin Başimamı olduğunun kanıtıdır.
Gülen'in devlet içinde devletin başı haline gelmesinde ise hem bu hükümetin hem de benim gibi medya aktörlerinin kabahati vardır. Bunu da dürüstçe itiraf etmek boynumuzun borcudur... Fakat aynı kabahat şu anda da Aydın Doğan için geçerlidir. Doğan tüm gerçekleri bildiği halde ve bizzat kendi mağdur olduğu halde şu an bu konumda bulunuyor.
Üstelik Doğan'ın kendi medyasında hala birileri Devlet içinde paralel örgüt diye bir şey yoktur. Bütün bunlar yalan diye aleni kara propaganda yapabiliyor.
Bu durum aynen şuna benziyor... Birileri Aydın Doğan'ı sokak ortasında dövüyor.
Doğan'ın yüzü gözü yara içinde kalıyor. Bütün bunları bizzat yaşayan Aydın Bey'in kendisi.
Fakat Doğan'ın medyasında o dayakçı çeteye bağlı bir gazeteci çıkıp böyle bir olayın olmadığına, Doğan'ın dövülmediğine kamuoyunu ikna etmeye çabalıyor... Vaziyet bu kadar traji- komik...