Hürriyet'in başındaki Enis Berberoğlu'nun dün yazdıkları bir açıdan haklı. Haziran 2013'teki Zehra Develioğlu olayında Hürriyet adil ve dengeli bir tutum almaya çalıştı. Develioğlu'nun darp raporunu ve yaşadıklarını anlattığı savcılık ifadesini görmezden gelmedi. Eğriye eğri doğruya doğru demeliyiz. Bu konuda bir sorun yok. Bizim derdimiz üzüm yemek, bağcı dövmek değil. Fakat aynı Enis paralel örgüt noktasında açıkça karartma uyguladıkları konusuna tatmin edici cevap hâlâ veremedi.
Enver Aysever'in programında benim bu köşeden sorduğum sorulara anlamlı yanıt veremedi. Bana dair saygısız ifadeler kullandı ama o önemli değil ben hiçbir meseleyi şahsileştirmem. Biz esas konumuza dönelim. Geçmişte çok sayıda yasadışı tape kamuoyuna mal olduğu gerekçesiyle Hürriyet'te yayınlandı. Dahası Deniz Baykal rezaletinde Enis olayı tamamen çarpıtıyor.
Hürriyet yasadışı seks kaseti olayını cumartesi günü hemen gördü. Baykal ise o açıklamayı pazartesi günü yaptı. Hatta o cumartesi Hürriyet'te bu iğrenç kaset yüzünden Baykal'ın hemen istifa etmesi gerektiğini söyleyen ayıp yazılar vardı. Enis ise Baykal açıklama yapıp kaseti kabullendikten sonra manşet yaptık diyor. Doğru söylemiyor. Hürriyet şu an okurlarının haber alma hürriyetini kısıtladığı için buna bir gerekçe uydurmak zorunda kalıyor Berberoğlu. Ama görüldüğü gibi bu gerekçenin altı boş. Sanırım Hürriyet okurları da tüm Türkiye'nin konuştuğu bazı haberleri Hürriyet'in yok sayması gerçeğini görüyor. The Guardian ve Der Spiegel bile bu konuda özel dosyalar hazırlarken SABAH'la beraber Türkiye'nin en büyük iki gazetesinden biri olan Hürriyet'in paralel örgüt gerçeğini Papua Yeni Gine'de çıkan bir gazete kadar bile görmemesi düşündürücü.
SABAH olarak hep söylüyoruz Hürriyet'in AKP'ye cepheden saldıran yayınlarına bir itirazımız yok. Hürriyet istediği gibi muhalefet etme hakkına sahiptir. Biz SABAH olarak meşru siyasete gayrimeşru bir darbe girişimi olduğunda tüm gücümüzle siyasetten yana taraf oluruz. Hürriyet ise sivil siyasetin üstünlüğü konusunda hassas bir gazete değildir. Fakat bizim bildiğimiz Hürriyet paralel örgüt gibi gizli ve kapalı köktendinci yapılardan da hoşlanmazdı. Bu yapıları dinci ve irticacı olmakla suçlayan hep Hürriyet çizgisiydi. Şimdi ise köktendinci dedikleri bu paralel örgütle kol kola olmaları aslında kendi geleneklerine ve okurlarına da ihanettir.
Deniz Baykal'a yapılan kaset komplosunda Hürriyet'in gayrimeşru tavrı konusu bizzat Baykal'a da sorulabilir. Maalesef tam bir darbe teşebbüsü olan o yasadışı montaj seks kaseti hedefine ulaştı ve Baykal devrildi. CHP'nin iktidarı bu gayrimeşru yolla Kemal Bey'e geçti. Hatırlayacaksınız o dönem darbe ile devrilen Baykal'ın yanında en çok duran köşe yazarı bendim. Her gün Baykal'la konuşuyor ve söylediklerini manşet yaptırıyordum. Darbe girişimi söz konusu olduğunda ben ilgili siyasetçiyle tüm fikir ayrılıklarımı buzdolabına kaldırırım. Meşru siyaseti savunurum. Liberal demokratlık bunu gerektirir. Oysa o dönem nerdeyse tüm Eski Türkiye gazeteleri Baykal'ı linç etme yarışına girmişti. Buna maalesef Aydın Doğan medyasının tümü gibi Hürriyet de dahildi. Baykal'ın o dönem Doğan Medya aleyhine demeçleri benim arşivimdedir. Enis'e dürüst davranmasını tavsiye ederim.