Eski Türkiye'nin Bandırma gemisine Gümüşhane gazetesi dememe Enis Berberoğlu ve arkadaşları alınmasınlar. Bu tanımın sebebini patronlarına sorsunlar. Yoksa Anadolu şehirlerinde en çok okunan ve desteklenen gazete olan SABAH'ın bir yazarı olarak Gümüşhane şehrimizi çok severim. Gümüşhane'ye konferans vermeye gittiğimde de vatandaşlar Doğan'a doğduğu şehre yeterince yatırım yapmıyor, içinden çıktığı yumurtayı unuttu diye de tepkiliydi. Bunu da hatırlatayım.
***
Şu anki Türk medya ortamını 1988'in devletlerarası ortamına benzetiyorum.
Türk medyasının ABD ve SSCB'si belli. Fakat bizim farkımız şu ki biz SSCB'nin inleyerek çökmesini istemiyoruz. Rekabet sürsün istiyoruz. Türkiye'nin bu kritik sürecinde gündemi belirleyen ya da gündemi belirleyemese bile mevcut gündem üzerinden aldığı meşru pozisyonla yankı yaratan bir gazete olursa SSCB varlığını sürdürür. Yoksa dev imparatorluğun üç yıl içinde çöktüğüne tüm dünya şahit oldu.
***
Yani aslında ben satın aldığı zenci köleleriyle bana küfürler yağdırmasına rağmen hâlâ Aydın Doğan'a iyilik yapıyorum. Doğan'a
survive edebilmesi için doğru yolu gösteriyorum. Benim derdim kişilerle değil prensiplerledir. Bana edilmiş hakaretler de Michael Jordan'a cüce diye küfredilmesi gibidir. Takmam bunları. Şimdi Aydın Bey'in önünde iki yol var.
Doğan Medya vesayete karşı demokrasiyi desteklesin tarihinde bir kere olsun İspanyol El Pais'in 1981'de yaptığı gibi vesayetçilere karşı dik dursun işte o zaman Doğan'ın en büyük destekçisi SABAH olur. Demokrasinin yanında dik durabilen bir Aydın Doğan'ın sırtı yere gelmez. Türkiye'nin çoğunluğu da bu iyiliği unutmaz. Fakat maalesef huylu huyundan vazgeçmiyor. Asker vesayetinden sonra şimdi de polis-yargı vesayeti destekleniyor. Tüm dünyanın yazdığı konuşmalar bile görmezden geliniyor. Vesayetçilik Türkiye Türklerindir gazetesinin ruhuna işlemiş. İnşallah bu hastalıktan kurtulurlar.
***
Benim meselem kişilerle olmadığı için dün demokrasi yolunda kardeşlerimiz gibi gözüken bugün ise demokrasiye kumpas kuran kişilerin de gözünün yaşına bakmam. Geçmişi bir anda silerim.
Ben durduğum yerde sabitim, fırıldak gibi vesayet yönüne dönen eski dostlarımın tornistanı beni üzüyor. Her zaman vesayete karşı sivil siyaset için mücadele ettim ediyorum ve edeceğim. Bu süreçte yeniden demokrasi yoluna geri dönenler olursa da hepsiyle yeniden kucaklaşırım. Mühim olan demokrasinin yaşatılmasıdır. Kişilere dair tutumumuz değil.
***
Aynı şekilde bir medya patronu ya da cemaat lideri bana ne kadar değer verirse versin benden vesayete destek olmamı isterse orada yollarımız ayrılır.
Eğer bir zamanlar bana kahraman muamelesi yapan ve kendi gazetecilerine verdiği toplam değerden fazlasını sadece bana veren bir cemaat benden demokrasi- dışı amaçların propagandasını yapmamı isterse dünyayı da önüme serseler buna asla evet diyemem. Ben askeri vesayet yerine başka bir vesayet rejimi gelsin diye savaşmadım. Ben TSK'nın deviremediği Recep Tayyip Erdoğan'ı sizler devirin diye ekranlarda hançeremi yırtmadım.
***
Dün de, bugün de, yarın da vesayetçilere karşı Recep Tayyip Erdoğan'ın yanındayım. Erdoğan demek, benim iradem bizim irademiz yani bu halkın iradesi demektir. Bizim irademize saldırıyorlar ve buna izin vermeyeceğiz. Bana "
sen Türkiye'nin en etkili gazetecisi olacak yetenektesin. Önünde uzun yıllar var. Yeter ki şu Tayyip Erdoğan'a bu kadar destek olma" diyenlere nasıl cevap verdiğimi en iyi Aydın Doğan bilir. Yozgat'ın satılık zenci kölesi de her şeyi bilir ama n'apsın görevi bu. Ona da kızmıyorum.