Türkiye'nin en iyi haber sitesi
RASİM OZAN KÜTAHYALI

Fethullah Gülen bir istihbarat şefi mi?

Dünkü yazımda da detaylarıyla bahsettim. Mevcut gayrimeşru HSYK'nın garantisi altında çalışan cunta yargısı şöyle işliyor: Tutuklanacağı belirlenen kişilerle ilgili talimat önce yetkili imamlar tarafından polise gidiyor. O kişiler her türlü izleniyor, fiziki takip ve tarassut altına alınıyor. Cunta mahkemelerinin kararıyla cunta polisleri o kişilerin hayatını didik didik ediyor.
Ardından bunların bir kısmı sözde suç kanıtları olarak dosyalanıyor ve savcıya gönderiliyor.
Bu hukuksuz düzenekle elde edilen bir kısım mahrem kayıtlar ise şantaj malzemesi olarak cuntanın özel arşivinde bekletiliyor. Yeri geldiği zaman çeşitli kişileri kafeslemek için kullanılıyor. Mesela son dönemde bu yapılanmanın bu yöntemle kafeslediği çok sayıda köşe yazarı ve televizyoncu var. Bu isimleri cunta propagandası amacıyla bülbül gibi öttürüyorlar...

***

İşte bu mekanizmayla kafeslenen cunta bülbüllerinden bazıları son dönemde bana kişisel saldırılara geçti. Kendini hâlâ amiral gemisi sanan oysa gücü ve önemi Gümüşhane'nin yerel bir gazetesi kadar olan mevkutenin sayfalarında küfürnameler çıkıp duruyor. Okurlar da bana bunları soruyor. Türkiye için çok hayati olan bir süreci yaşarken ben böyle kişisel saldırılara cevap verecek kadar bencil değilim. Sonra tetikçilerle ve ezik kölelerle muhatap olma dönemim 20'li yaşlarımdı. Şimdi bir mesele varsa kölelerin sahipleriyle ve ağababalarıyla meseleyi hallederim. Bana yönelik kişisel ithamlara cevap için de bu köşeyi harcamak ayıp olur. İleride TV'de birileri özel bir programda sorar o zaman anlatırım.
Bana saldıran Gümüşhane bülbüllerini yere sermem 5 dakikamı alır. Benim için parkta yürümek gibidir bu işler...
***

Ben 16 yaşımdan beri her zaman bürokratik vesayetin karşısında ve sivil demokratik siyasetin yanında oldum. Bu çizgimden milim sapmadım. Bürokrasi içinden sivil siyasetin yanında taraf olan kişileri destekledim yine desteklerim. Eğer o kişiler vesayetin safına geçerse de bugün olduğu gibi hadlerini bildiririm. Aynı şekilde cemaatlerden de bürokratik vesayete karşı duranın yanında oldum yine olurum. Her zaman benim önüme kırmızı halılar sermiş sınırsız imkânlar vaat etmiş olan kimilerine de vesayetçilik yaparlarsa külahları değişeceğimizi 2 yıldır hep söyledim...
***
Dün askeri vesayetle nasıl savaştıysam bugün de emniyet- yargı vesayetiyle aynı şekilde savaşıyorum. Esas tutarsızlık dün demokrasi nutukları atarken bugün vesayetçilik hastalığına yenilenlerdedir.
Demokrasiye kumpas kuranlara izin vermemek namus borcumuzdur.
Bugün demokrasinin yanında olan bürokratlar ve siyasetçiler de yarın vesayetçilik hastalığına kapılırsa o zaman da onları kuşbaşı yaparım. Gümüşhane gazetesinin kalemşorları ise Allah'ı var tutarlılar.
Her koşulda demokrasiye karşı vesayetçilerin tetikçiliğini yapıyorlar.
İster laik, ister dinci, ister Kemalist, ister Gülenist olsun yeter ki vesayet rejimi olsun. Bunlar böyle seviyor...
***

Son gelişmelerden sonra iş dünyasında Fethullah Gülen'in bir holding patronu gibi ya da tüm İstanbul sermayesinin ortak CEO'su gibi algılandığını öğrendik.
İşin komiği daha dün kimi işadamlarını "Hocam eteğinizi öpeyim" dediler diye suçlayan bir Eski Türkiye tetikçisinin patronunun el etek öpme kervanının en başında olduğu da ispatlandı. Şimdi mert adamsan önce kendi patronuna lo lo yap bakayım.
Gazetenin cemaat bülteni gibi çıktığını kukla olduğunu itiraf et ve nedamet getir...
Her şey bir yana şu an sormamız gereken şu: Holding işleriyle benzer bir görüntü cemaatin istihbarat ve yargı işlerinde de bire bir geçerli mi? Yani devletin içinden önemli kişilerin söylediği gibi Fethullah Gülen bir istihbarat şefi gibi bu devlet kadrosunu yönetiyor mu? Yarın devam...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA