10 Mayıs 2010'da hukuk dışı bir devlet içi örgüt darbesiyle CHP'nin başından indirilen Deniz Baykal yarın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'le görüşecek. Bu görüşme kozmik önemde bir görüşme olacak. Muhtemelen Gül ve Baykal üçüncü kişilere asla söylenmeyecek bazı şeyleri de orada konuşacaklar. Bu görüşme sonrasında Japonya dönüşü Başbakan Erdoğan ile Deniz Baykal'ın baş başa görüşmesi de çok önemli.
***
Deniz Baykal'a yapılan kalleş darbenin üzerini hâlâ örtmek isteyenler var. Mesela Başbakan açıkça "
Baykal'a kaset komplosunu düzenleyenlerle 7 Şubat ve 17 Aralık'ı yapanlar aynıdır" diyor. Dolmabahçe'de bunun altını çiziyor. Fakat bu manşetlik sözler Eski Türkiye'nin gazetelerinde bir satır bile haber olmuyor. 10 Mayıs 2010 darbesinden sonra Baykal'ı ölmeden mezara gömme yarışına giren bu gazeteler şimdi de yeniden 10 Mayıs 2010 soruşturmasının açılmaması için seferber oldular.
***
Eski Türkiye medyasının 10 Mayıs 2010 Baykal'a darbe soruşturmasını engelleme çabalarına cemaat medyasının da gayretleri ekleniyor. Baykal'ın TBMM Başkanı Cemil Çiçek'le görüştüğü gün cemaat medyası, olmayan Baykal demeçlerini imal ederek operasyonel Baykal haberleri hazırlıyor ve bunu piyasaya sürüyor.
***
Baykal'ın "Bana yönelik komplonun arkasında, Başbakan'ın işaret ettiği kesimlerin olmadığını biliyorum" diye yeni bir demeci asla yok. Mayıs 2010'daki yoğun siyasi kavgalar sırasında Baykal ile Erdoğan'ın arasındaki kavgalardan hareketle imal edilmiş bir söz bu. O zaman hem Baykal hem de Erdoğan hata yapmış ve yanlış laflarla birbirlerini suçlamıştı. Demokratik siyaseti hedef alan bu operasyonel ekip sonrasında MHP'ye darbe yaptı. Şimdi de AK Parti'yi hedefe koymuş durumda. Siyasi partiler ortak zeminleri olan demokratik siyasi ortama hep beraber sahip çıkmadıkça bu ülke derin yapılanmalardan kurtulmaz.
***
Baykal'ın "Hükümet HSYK değişikliği hazırlığı yaparak kendi güdümünde bir yargı oluşturmak istiyor" diye de bir açıklaması yok. Bu zorlama bir imalat. Elbette Baykal hükümete ve Erdoğan'a karşı muhalif bir tutum takınacaktır.
Fakat aynı Baykal kendisine yapılan 10 Mayıs 2010 darbesiyle ilgili açılabilecek bir davanın başına şu anki HSYK yapısıyla neler gelebileceğini bilen bir adam. Mevcut HSYK'yı sağlıklı bulmuyor ve değişmesi gerektiğini düşünüyor Baykal. Zaten o yüzden 12 Eylül 2010'da olan değişikliğe karşı olduğunu ifade ediyor.
***
Elbette bundan sonra HSYK'nın yeniden yapılanması sürecine sadece AK Parti damga vurmamalı. Böyle bir şey demokrasiye aykırı olur. Tıpkı parlamento gibi tüm milleti temsil eden çoğulcu bir HSYK'ya ihtiyacımız var. Şeffaf ve hesap verebilir bir HSYK yapısı olmadan Türkiye hukuk devleti olmaz. Deniz Baykal'ın da savunduğu bu.
***
Baykal'ın kasetinin prodüksiyonunu yapanlar belli. Post-prodüksiyon sürecinde devreye girenler de belli. Kemal Kılıçdaroğlu şu anki konumunu bu prodüktörlere borçlu. Prodüksiyon ve post-prodüksiyon sürecinde ortak olanlar bugün de sivil hükümete darbe sürecinde beraberler. Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun yaptığı araştırma kapsamında bu olayın tüm detayları devletin elinde mevcut.
Başbakan Erdoğan da o yüzden kendinden çok emin şekilde Baykal'a yapılan 10 Mayıs 2010 darbesinin devamının 7 Şubat ve 17 Aralık olduğunu belirtiyor.
***
Peki Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun elinde bu kadar somut kanıtlar varken niye bu süreç davaya dönüşemiyor. Bu sorunun cevabının yukarıda ipuçları var. Detayları da yarın yazalım.