Günümüz Türkiye'sini teşhis etmek konusunda berbat olan kimi yazar abilerime üzülüyorum. Teşhisleri teker teker yanlış çıkmasına rağmen de hâlâ hiç özeleştiri yapmıyorlar. Kemalist rejimin ortadan kalkmasıyla maalesef bazı anti-Kemalist aydınlar da ortadan kalkıyor. Tüm hayatları ve beyinleri eski rejime göre ayarlanmış olan bu aydın tipi de Kemalist rejimle beraber bu topraklardan buharlaşıyor. İronik biçimde yıllardır görüntüde Kemalizmle mücadele ettikleri halde onlar da şimdi Kemalistleşiyorlar. Çünkü Kemalizm onların varlık sebebiydi. Kemalizme karşı çıkıyorlardı ve iş bitiyordu. Başka bir zihinsel çabaya ihtiyaç duymuyorlardı. Bugünün Türkiyesini anlamak içinse daha fazla okumak, tahlil ve tefekkür etmek gerekiyor. Hangi görüşte olursa olsun, bir yazar zihin konforunu bozmadan bugünkü Türkiye'yi anlayamaz.
***
O yüzden daktiloların piyasadan çekilişi gibi bir son onları bekliyor. Eski rejimin anti- Kemalistleri eski rejimle beraber tarihe karışıyor. Yıldıray Oğur bu yazarlara "
Birinci Cumhuriyet Liberalleri" diyor ama bu aydınların liberalizmin entelektüel tarihini lise seviyesinde bile bilmediklerini 2008'den beri yazıyorum. Liberal olmak ciddi bir iştir. Onlara itibar katan şey liberal entelektüel donanımları değildi. Katil ve rezil bir rejimin kararlı muhalifi olmalarıydı. Eski rejimin muhalifi olduktan sonra teşhis yeteneğiniz olmasa da değerli bir aydındınız.
***
Şu an marjinalleşiyorlarsa sebebi AKP muhalifi olmaları değil. Teşhisleri habire yanlış çıkan ve tedavi önerileri de o yüzden kabul görmeyen bir doktorun adım adım marjinalleşmesi ve sonunda meslekten men edilmesi gerçeğini yazarlık alanında yaşıyorlar. Yıllarca "
Mesele siyasi partilerin ve seçilmiş liderlerin muhalifi olmak değil, rejimin yani sistemin muhalifi olmaktır" diye yazdılar. Şimdiyse bir siyasi partiye ve liderine sürekli küfrederek kendi kendilerini tatmin ediyorlar. Çünkü bugünün post-Kemalist amorf siyasal sistemini teşhis edemiyorlar. Teşhis edemedikleri bir şeyin muhalifi de olamayacaklarına göre işin kolayına kaçıp yıllarca Kemalist yazarların yaptığını yapıyorlar: Sistemin yanlışlığını aklayarak sadece seçilmiş meşru sivil hükümeti karalıyorlar. Ya da belki de aralarında zeki olanları sistemi çok iyi teşhis ediyorlar ama bu teşhisleri ifade etmeye korkuyorlar ve yine işin kolayına kaçıyorlar. Yani ya akıl ya cesaret eksiği var.
***
Her şekilde eski rejimin anti-Kemalist aydınları da eski rejimle beraber tarihe karışıyor. Onları ayakta tutan şey de hâlâ zihni eski dönemde takılı kalmış bazı "
hükümet yandaşı" kalemler. Onlar da "
Risksiz yandaşlık"a alışmış. Hâlâ haftanın her günü eski rejim partisi CHP'ye ve bu eski rejim aydınlarına çakıyorlar. Bunları okuyunca sanırsınız ki CHP'nin iktidara gelme olasılığı var.
Günümüz Türkiyesini teşhis çabası bu hükümet destekçisi bazı yazarlarda da yok. Öyle olunca miadı dolmuş partilere ve aydınlara dalarak aslında bu kişilerin raf ömrünü uzatıyorlar. Tabii kendileri de bir zerre risk almadan vazifelerini yerine getiriyorlar.
Eskiden de Erdoğan'ın ve Gülen'in kellesini isteyen TSK'ya ve generallere hiç dokunmadan sadece CHP'ye vurarak sözde AK Parti'yi destekleyen korkak bir tavırdaydılar. Bunun cemaat versiyonu da aynı korkaklık ve pısırıklıktaydı. Bu tıkanıklık yüzünden yeni ve genç bir yazar sınıfı ortaya çıktı ve kitabın ortasından konuşarak çok kısa sürede fenomen oldu.
Peki şimdi durum ne? O da başka bir yazının konusu.